top of page
Yazarın fotoğrafıAgah Karaaslan

YALNIZ YAŞLI ADAM MİTİ

Güncelleme tarihi: 2 Oca

BİR ROLLO TOMASSİ TERCÜMESİ


Yalnızlık tedavi edilmesi gereken bir hastalık mıdır? Eğer erkekler buna inandırılabiliyorsa erkeklerden sağlanacak kârı ve manipülasyon potansiyelini düşünün.


Bir erkek için gerçek sınav, kendisiyle yalnız başına nasıl yaşadığıdır.


Çok az sayıda erkek gerçekten yalnız kalarak kendilerine gerçek bağımsızlığı ve kendine yetebilmeyi öğrenme izni verir. Erkeklerin büyük çoğunluğu, özellikle de Batı kültüründe arada çok az veya hiç ara olmadan anneden eşe geçme eğilimindedir. Çoğunlukla bir yetişkin olarak nasıl etkileşim kuracaklarını öğrenmeden ve olgunlaşmadan, “Durulma” zamanları gelene kadar ilişkiden ilişkiye atlayıp seri monogamik hale gelerek feminen koşullanmaya uyarlar.


Modern Batı romantizminde yalnızlık korkusu tamamen abartılmaktadır. “Hiç sevmemiş yalnız yaşlı adam.” olma konusundaki popüler korku mitolojisi, bir kadının değerinin medeni durumuna bağlı olduğu ve (En azından şimdilik) aynı derecede yanlış bir önerme olup zamanında popüler hâle gelen “Old Maid” (Bekâr ve çocuksuz kadınlara verilen bir isim) mitinin erkek eş değeridir. Ancak bizim Yeni Nesil Cesur AFClerimiz olan (Ve kadınlaşan) erkekler, feminenleştirilmiş toplumsal cinsiyet rollerinin tersine çevrilmesinin bir parçası olarak yeniden programlanıyor ve bu boktan saçmalıklara inanmaları için utandırma manipülasyonlarına maruz bırakılıyorlar. Böylece bu tersine dönmenin oluşturduğu güvensizlikleri yatıştırmak için Speed Dating, eHarmony ve bir dizi başka sözde “Kolaylıklar” elde ediyoruz.


Çoğu AFC'nin (Ortalama Umutsuz Salak) feminenleştirilmiş, şartlandırılmış erkeklerin çoğunun “Yalnız Yaşlı Adam” mitini sevdiğini ve benimsediğini çünkü bu potansiyel reddedilmeye karşı bir tampon olduğunu öne süreceğim. Bu abartı gibi mi geliyor? Gelmesin! Feminenleştirilmiş bir bakış açısıyla kullanıldığında bu mit kesinlikle, erkeklerin feminen bir çerçeveye bağlanmasını sağlamak gibi gizli bir işlevi olan “Utandırıcı” bir toplumsal gelenektir: “Kendini bir an önce değiştirsen iyi olur yoksa ruh eşin yanından geçip gider ve sen de yaşlılığında yalnız ve yoksul kalırsın.” Bu, mitin kadınlaştırılmış kullanımıdır ancak mitin içselleştirilmiş AFC (Ortalama Umutsuz Salak) kullanımı tam bir tampondur. Bu daha sonra onun standartların altında bir ilişkiye veya evliliğe razı olmasının gerekçesi hâline gelir: Yalnızlık çekmektense bir orospuyla evlenmek daha iyidir.


Bu gerçekten üçlü bir beladır. Femineniteyle pekiştirilen bir yalnızlık korkusu vardır. Ardından kendi kendine pekiştirilen olgunluğun veya “Doğru olanı yapmanın” beklentisi gelir ve son olarak tüm bunların reddedilme veya potansiyel reddedilme durumundan uzaklaşmak için kullanılması gelir; tampon ifadesini kullandığımda bundan bahsediyorum.


Vaka örneği: İlk günden itibaren çerçeveyi elde eden bir kadınla tutkusuz bir evliliğe hapsolmuş bir arkadaşım var. Erkek arkadaşlarına karşı baskın görünmek istiyordu ama çoğu arkadaşımız için evliliğin çerçevesinin karısına ait olduğu açıktı. Bu kızla tanışmadan önce arkadaşımız seri olarak daldan dala atlayıp sürekli tek eşli ilişkiler yaşıyordu. Ondan önce birlikte olduğu son ciddi ilişkisindeki kızın da aynı şekilde neredeyse 5 yıl boyunca dizginleri elinde tuttuğu bir ilişkileri vardı. Sonunda kendisini ondan kurtardığında (Biraz da benim yardımımla) bekâr ve bağımsız olmanın değerini anlamaya başladı ve bununla birlikte yaklaşık üç aylık bir süre boyunca ciddi ilişkilere bulaşmadan sadece takılmaya başladı. Bu kadar hızlı bir zaman diliminde eski kafa yapısına geri dönmesine tepkimizin ne olacağını bildiğinden bunu etkileyecek her türlü mantığı aramaya başladı ve “Yalnız Yaşlı Adam” efsanesine sığınmakta karar kıldı yani yalnız ve yaşlı bir adam olarak ölmek istemeyişinin korkusuyla hareket ederek yeni bir ciddi ilişkiye daha atladı.


Bu arkadaşımın hikayesi, bir adamın kadınlar ve flört hakkındaki eski düşünce tarzlarından kurtulduğu ve Matrix'ten fişinin neredeyse çekildiği ancak içindeki AFC'yi (Ortalama Umutsuz Salak) öldürmeyi başaramadığı ve yeni bir “Ruh eşi” bulduktan sonra eski beta zihniyetine geri döndüğü klasik bir hikâyeydi. Burada, yirmili yaşlarının yarısından fazlasını sefil bir ilişkide geçirmiş ve başka bir “Oneitis”e geçmeden önce yaklaşık sadece 3 ay boyunca kısa bir süreliğine fişini çekmeyi başarmış bir adam vardı. Ancak onun mantığı şuydu: "Flört oyunlarından bıktım. Artık durulmam gerekiyor. 60 yaşındayken yalnız kalmak istemiyorum." Bu cümle, hayatının yalnızca 3 ayını bekâr geçirmiş bir adamdan geliyordu. Bu onun tamponuydu. Tabii ki artık evliliğine kırgın ve derin düşüncelere dalmış durumda ve hayatını bekâr arkadaşları aracılığıyla vekâleten yaşıyor, aynı zamanda da hâlâ bekâr oldukları için onları içten içe kibirli bir şekilde azarlıyor.


“Yalnız Yaşlı Adam Miti” reddedilmeye karşı bir tampondur. Bu, ilişkilerde potansiyel reddedilme korkusu nedeniyle sürekli olarak mükemmelleştirmek için çalışmaları gerektiği söylenen bir saklanma hâlidir. Hâlâ bekârken bu fikre önceden koşullanmışlardır, bunu geçerli bir neden ve arzu edilen bir hedef olarak görürler; çok geç olmadan çabucak evlen! Daha da kötüsü, bu gerekçenin onların zihninde tartışmaya kapalı bir dogma olmasıdır.


Bu mitin temeli olgunlukla ilişkilidir ve size daha olgun olmamanız gerektiğini kim söyleyebilir? Kadınların ortaya çıkarmayı sevdiği “KIDULT” (Kid Adult, kadınların İngilizcede olgunlaşamamış erkekleri anlatmak için kullandığı bir terim) sosyal geleneğini bu şekilde elde ediyoruz; “O asla büyümeyecek!” Sorun şu ki, bu olgunluk eksikliği yalnızca erkeğin, kadının uzun vadeli sağlayıcılık hedeflerine bağlanma veya bağlanmama istekliliğiyle eşleşiyor. Feminen koşullanmanın sosyal yapısında olgunluk evliliktir, evlilikse sağlayıcılık anlamına gelir.


30 yaşına gelene kadar, en kısa sürede mitolojik ruh eşinizi veya THE ONE'ı, sizin için yaratılmış o özel kişiyi bulamazsanız kaderin sabrını zorlayacağınız sessiz ve çaresizlik dolu bir hayat yaşama riskiyle karşılaşacağınız fikrine aldanmayın. Bu entrika yalnızca amacı 20'li yaşlarındaki parti yıllarını çekebilecekleri kadar çok alfayla geçirmek olan ve daha sonra 28-30 bandında onlarla evlenip uzun vadeli güvenliklerini sağlamak için bekleyen, yalnızlık ve çaresizlik dolu bir hayat yaşayacağından korkan, istikrarlı bir “İyi Çocuğa” sahip olmak olan kadınların çıkarlarına hizmet edecektir.


Bu yalana inanmayın! Kendisiyle barışık olan ve gerçek bağımsızlığına güvenen erkek, kadınların ilişkilendirilmek ve bu bağımsızlığı paylaşmak isteyeceği kişidir.


Yalnızlıkla nasıl başa çıktığınız ve özgürlüğün sunduğu fırsatlarla ne yaptığınız, bir erkeğin erkekliğinin gerçek ölçüsüdür. Bekârsanız ve 50 yaşındaysanız, eğer bunları keşfedecek kadar cesursanız HÂLÂ seçenekleriniz vardır. Şu anda 30'lu yaşlarının ortasındaki kadınlarla çıkan 50'li yaşlarındaki boşanmış erkekler tanıyorum, 30 yıldır eşleri tarafından kapana kıstırılmış ve duygusal olarak şantaja uğrayan 60'lı yaşlarındaki erkekleri de tanıyorum. Evlilik, cinsel pazardan izolasyon demek değildir.


TERCÜMANIN NOTU


“Yalnız Yaşlı Adam” miti aslında sadece bir batı hastalığı değil, farkında olmasak da biz Türk erkeklerinin çoğunluğunun zihinlerinin derinliklerine de maalesef feminen koşullandırmanın sosyal mühendisliği tarafından işlenmiş durumda. Bu da aslında erkeklerin genel olarak feminenleşmesinin bir sonucu.


Herhangi bir ilişkiye girme motivasyonunuzun altında, birazcık bile olsa yalnız olmak ve yalnız kalmaktan korkmanız yatıyorsa “Yalnız Yaşlı Adam” mitine inanmış durumdasınızdır. Bir ilişkiye bu şekilde giriş yapmanız, gerek çerçeve hakimiyeti gerek maskülen benliğiniz açısından oldukça sıkıntılı bir durumdur.


Doğal süreçte “İlişki” için daha istekli olan, dolayısıyla yalnız kalmaktan korkan taraf kadındır. Çünkü kadın canlısının hayatta kalabilmek için bir “İlişkisinin” olması gerekmiştir. Erkeğin böyle bir gerekliliği hiçbir zaman olmadı. Dolayısıyla erkek, bir ilişki olmama ihtimalinden “Korkarak” aslında bir kadın varoluşunda bulunmaktadır.


Erkekler ortaklaşa olarak kadınların en iyi çıkarlarını gözetebilmek uğruna bu şekilde programlandılar fakat bu kafa yapısı, ilişkideki çerçeveniz ve liderliğiniz açısından oldukça sabote edicidir. Erkek ilişkide güçlü olan taraf olmak zorundadır fakat erkeğe çocukluğundan beri bir yalnız kalma korkusu aşılanırsa erkek doğal olarak ilişkilerinde bu gücü elde edemeyecektir. Bu durum, kadının bu korkunuzu her zaman şantaj yapmak için kullanmasına sebep olur.


Gerçek şu ki, yalnızlıktan korkmak bu korkunun birazcık gerçeklik payı olsa bile erkeklerin en iyi çıkarlarına hizmet etmeyecektir. Bu konuda, Andrew Tate'in şu tavsiyesini dinlemekte fayda var:

“Neden benden gücümü alacak bir şeyin gerçekliğine inanayım ki?”

Erkeğin yalnızlık korkusu feminen koşullanmanın elindeki kurnaz bir silahtır çünkü erkeğin hangi şart ve koşulda olursa olsun korkuyla hareket etmesi, güç dengelerini erkekten alıp kadına veren bir şeydir. Dolayısıyla erkeğin gerçekten yalnız ölme ihtimalini bile yalnızlık korkusunu kapılmaya tercih etmesi gerekir. Unutmayın, maskülen benliğinizden daha önemli HİÇBİR ŞEY yoktur! Ne olursa olsun, bu uğurda neyi feda etmek zorunda olursanız olun, bu benliğin sağlıklı ve güçlü bir varoluşta olduğundan emin olmalısınız.


Evet Arkadaşlar, bu yazının sonuna geldik. Okuduğunuz bu çeviri, şu an üzerinde çalıştığım Rollo Tomassi'nin “The Rational Male” kitabının 10. bölümünde yer alan MİTOLOJİ VE FEMİNEN KOŞULLANMA adlı bölümün ilk yazısı olan YALNIZ YAŞLI ADAM MİTİ'dir. Bölümün tamamının ön satışlarına buradan ulaşabilirsiniz, şu an özel bir fiyatla satışta. Bir sonraki yazıma kadar hoşça kalın!


26 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page