Evet Dostlar, bugün benim geçmiş vakalarımdan birini okuyacaksınız. Bu bayağı komik bir olay. Üniversitenin ikinci yılında yaşandı, o zamanlar KH’yi duymuşluğum var ama “Bu ne ulan ne biçim saçmalık!” deyip çıkmışım… Mavi hapın ve betalığın dibindeyim, yüzüme her gülene âşık oluyorum falan... Fişten çekilmem çok uzun ve zorlu bir süreçti.
Hikâyede benimle birlikte İsmail adında başka bir dostum daha var, kendisinden ilerleyen anılarımda da söz edeceğim. O zamanlar o, ben bir de 30’larının başında işsiz güçsüz bir herif, üçümüz eski püskü bir babaanne evinde birlikte kalıyoruz. Kira da 500 lira…
O zamanlar benim sürekli takıldığım “Fil” diye bir mekân var. Salaş bir kafe ama oraya gidip gelen karı kız da çok oluyordu. Ortam da böyle bohem bir yer, sıcak bir tasarımı var ve oraya gelen neredeyse herkes birbirini tanırdı. Eski bir tarihî evi kafeye dönüştürmüşler, mekânın sahibi de gördüğüm en değişik adamlardan birisiydi. Her türlü pisliğe bulaşır, mekânına gelen her kıza itinayla yürür ama aynı zamanda mekândaki erkeklere “Helal dairesi keyfe kâfidir.” diye İslam müdafiliği yapar, gerektiğinde hoca kesilirdi. Neyse...
Ben bir gün oturuyorum, mekânda daha önce birkaç kez oturduğum bir kızla denk geldim. Adı Asude’ydi, ah Asude ah… Bir arkadaşıyla gelmişlerdi, oturduk bayağı sohbet ettik. O zamanlar bu astroloji, tarot zırvalarıyla ilgileniyorum, ortamda bunlarla kız düşürmeye çalışıyorum. Kızlar da bayağı ilgiliydiler, muhabbet uzadıkça uzadı, en sonunda kız ağzındaki baklayı çıkardı:
“Ya Zafer biz bu gece İzmir’e kulübe gidecektik ama yanımızda iki kişi daha getirmemiz lazım, sen de gelmek ister misin?”
“Tabii ki Asudeciğim seve seve… Ama ben sana bu saatte ikinci damı nereden bulacağım?” diye düşünürken tabii ki de bu asil vazifeye biraderim İsmail’den başkasını düşünemeyeceğimi fark etmemin üzerine İsmail’i aradım. O da zaten karılar ve kulüp lafını duyar duymaz atladı sonra iki kız, iki erkek düştük yollara…
Asude taş gibi bir hatun bu arada. Gönül rahatlığıyla HB8 olduğunu söyleyebilirim ama o zamanlar benim mavi haplılığım ve yokluk zihniyetime göre kıza HB10 demek ona bir hakaretti… Yanındaki hatunsa şişman ve çirkin kızın biriydi, manitasıyla kavga etmişler, çılgın bir kulüp gecesi için mükemmel bir fırsat yani… Benim birader İsmail'se tam bir oyuncu. Tuttuğu kızı götüren bir eleman. Lise zamanından beri arkadaşız, o zamanlarda hoşlandığım kızları birkaç kez götürmüşlüğü var ama hayret, bu sefer “Kanka Kanunu”na uymaya ve şişman kıza tahammül edip Asude’yi bana bırakmaya karar vermişti.
Yola çıktık, küçük bir minibüsle Kuşadası yolundan İzmir’e doğru gidiyoruz. Asude benim yanıma oturdu tabii, İsmail de şişman kızla önümüzdeler. Asude mini etekle gelmiş, yanımda otururken bacakları gözümün önünde, hafiften benimkilere değiyor. Üstelik parfümü o kadar afrodizyaklıydı ki beni delirtiyordu. Cinsel gerilimin gerginliğiyle ne yapacağımı bilemiyordum. Kafamda “Bir şeyler yapmalıyım, bu anı aramızda bir sıcaklık yaratmak için kullanmalıyım.” diye kendimi o kadar zorluyordum ki beynim adeta aşırı ısınmıştı, harekete geçemiyordum.
Elimi bacaklarına dokunmak için hafifçe ona yaklaştırıyor ama bir türlü dokunmaya cesaret edemiyordum, en sonunda kız garip hareketlerimi fark etti ve “Dokunabilirsin, rahatsız olmam.” dedi sonra bacaklarına dokunmaya başladım. Fakat nedense biraz dokunduktan sonra daha da gerginleştim ve çok bir şey yapamadan maceranın bu kısmı sona erdi.
Kulübe geldik, İzmir’in biraz dışında sanayinin ortasında bir yer. Allah’ım ne biçim bir yere geldik diye içimden geçiriyorum. Kapıdaki görevli üstümüzü aradı ve ceketlerimizi bıraktıktan sonra içeri girdik. Bu benim hayatımda ilk kez bir kulübe gidişimdi, o andan itibaren kulüplerin bana göre olmadığını anladım. Her yerde insanlar, adım atacak yer yok, müzik sonuna kadar açık, avazın çıktığı kadar bağırsan da kimse seni duyamıyor, ortamdan nefret etmiştim.
Bize ayrılan yere geçtik sonra ortaya meyve tabağı ve herkese beleş votka kokteyli getirdiler. Kokteyl de birazcık bile alkol tadı yoktu. İlk 15 dakika fena değildi, kokteylle meyve tabağını hızlıca bitirdim sonra bir sıkıntı bastırmaya başladı ama nasıl bir sıkıntı anlatamam. Asude önümde dans edip bana baka baka kıvırtıyor, ben de biraz bakıp izlemeye başladım ama dans etmiyorum sonra “Neye bakıyorsun?” diye bir cevap geldi, meğer aslında shit testmiş, sonradan İsmail’in dediğine göre iş atıyormuş ama ben o an bunu istenmediğime yorarak köşeye bir yere gidip oturdum.
Ardından hiç düşünmeyeceğim bir şey oldu, etrafta dans eden “Neredeyse çıplak” kadınları izlerken zilzurna sarhoş adamın birisi yanıma gelip oturdu ve kulağımın dibinde “Hayırdır birader, neyin var neden üzgünsün?” diye bağırmaya başladı. “Kız meselesi mi yoksa?” dedi. “Üzme birader kendini bu kadar, bir amcık için değmez, al şundan bir yudum keyfine bak!” bana içkisinden bir yudum verdi ve gitti.
Sonra İsmail yanıma geldi, “Aga ne yapıyorsun, kız sana iş atmaktan yoruldu sen köşeye geçmiş oturuyorsun.” Ya ben acıkmışım, aç karna karı kız mı düşüneceğim? Bir de kız beni istemiyor sandım. "Neyse ben biraz hava alacağım." deyip dışarı çıktım. Yiyecek bir şeyler bulabilmenin umuduyla etrafa bakınıyorum. Sucuk ekmek buldum, kaldırımın birine oturup gömüyorum. Bunlar çıkıp geldiler, sıkılmışlar. Ne yapalım? E haydi taksi çağırıp şehir merkezine gidelim…
Meşhur Kordon'a gittik, aldık biralarımızı elimize, etrafta dolanıp takılacak başka bir kulüp arıyoruz. Benimse karnım doymuş, duyularım yerine gelmiş, tekrar Asude’nin pantolonunun içine nasıl girebilirimin planlarını yapıyorum. Ama tabii benim kafam bambaşka, kız meğer bana gecenin başından beri yeşil ışık yakıyor ama benim kafamda kadınların nasıl flörtleştiğine dair zerre fikir olmadığı için ben, kız benimle ilgilenmiyor sanıyor, kafamda ilgisini kazanmanın yollarını arıyorum.
Yolda dolanırken bu kızların kafası iyice güzel olmaya başladı, sokağın ortasında bağıra bağıra şarkı söylemeye başladılar. Benim de nedense bunu görünce bir içim kalktı, rahatsız oldum. Bunlar yaşanırken saat olmuş gece yarısı. Benim bünye bu saatte uyanık olmaya alışık değil. Herkesten ve her şeyden nefret ettiğim bir moddayım, eve dönme saati gelsin diye dua ediyorum ama yok, bizimkiler daha yeni başlıyor. Önce, öncekinden de kötü bir kulübe gittik, Kibele’ydi adı. Oradan da ücretsiz birer shot almayı başardık, yanımızdaki hatunları daha doğrusu Asude’yi gören herkes bize içki ikram etmek istiyor… Kızlar fotoğraf çektirmek istediler, adamın birisi çıktı geldi "Fotoğrafınızı çekebilir miyim?" diye, ayak üstü kıza yürüdü. Kısacası bütün İzmir erkekleri kızın peşinde o gece…
Girdik Kibele’ye, kızlar İsmail’le muhabbete dalmışlar bende yine iş yok. Aktif olmak istiyorum ama yapamıyorum. Uykum var, hava soğuk, eve gitmek istiyorum, zerre eğlenmiyorum o an. Kulüpte yaşlı kadının birisi İsmail’e yürümeye başladı sonradan öğrendik meğer kadın fahişeymiş… Bir de yüksek sesli kulüp müziğiyle birlikte gelen ışık efektleri beynimi iyice yordu. Dışarı çıkıp bir yerde oturup satranç oynamaya başladım. Şişman kız yanıma geldi, İsmail Asude’yle konuşurken ilgi üzerinden gidince sıkılmış herhâlde. Biraz konuştuk, bana erkek arkadaşıyla ilgili problemlerini anlattı. Hiç ilgilenmesem de dinliyormuş gibi yaptım. Belki verirdi çünkü…
Mekândan çıktık, biralar yeniden alındı, 5. işeyişim ama hâlâ deli gibi çişim var… Kızlar iyice kafayı yedi, çılgınlar gibi bağırarak şarkı söylüyorlar, ben kendi kendime içimden hayatın anlamını sorguluyorum. “Allah’ım bir karıyı yatağa atabilmek için bu kadar çile çekmek mi gerekiyor?” Bu kısımda saat olmuş 03.30, 04.00'te minibüsümüz kalkıyor. Herkes bir telaşlandı “Taksi bulabilecek miyiz bu saatte?” diye. Bizi buraya getiren adama ulaştık, bize iki katı para kilitledi ama zamanında durağa varabildik.
Bu noktada Asude benden tamamıyla kopuk durumda. Şişman kız erkek arkadaşıyla telefonda ağlayarak kavga ediyor. Instagram hikâyesini görmüş çocuk belli ki. Yola çıktık gidiyoruz, minibüsteki herkesin kafası bir milyon, milletin dili açıldı herkes birbiriyle tanışıp konuşmaya başladı. Bizim İsmail'se karı içinde yüzüyor, baktım sıska ve dövmeli bir hatunla numaralaşıyorlar. Asude'yse tekrar yanımda bitti. “Oğlum bu son şansın yap bir şeyler!” diye zorluyorum kendimi, yine bacaklarına dokunabilmek için cesaretimi toplamayı başardığımda ne göreyim, kız uyuyakalmıştı. Öyle olunca ben de salak gibi kızın bacaklarını ceketimle örttüm üşümesin diye. Teni soğuktu çünkü. İlla iyi çocuk olacağım…
Neyse şehrimize geldik sonunda, bunlar bir daha bira aldılar saat sabahın 05.30’u. Asude iyice kafayı yemiş, geçtiğimiz parkın banklarından birinin üzerinden yürüyerek dans ediyor. Ben uykusuzluktan bayılacağım. Kızdan çoktan vazgeçmişim, tek istediğim uyumak. Bir yanım hâlâ istiyor tabii ama kızın bana olan ilgisinin yok olduğuna kendimi çoktan ikna etmişim. Sonunda evlere dağılma zamanı geldi. Ayrılmadan önce Asude’nin bana bir bakışı var, sanki ona bir şey söylememi istiyor ama ne istediğini anlayamıyorum. İsmail bize geçmeyi teklif etti fakat şişman kız Asude’ye söz hakkı vermeden “Yok geç oldu, biz eve geçelim.” diyerek bizden ayrıldılar…
Eve gittiğimizde İsmail benim ağzıma sıçtı. Meğer kız benden onu eve davet etmemi beklemiş. “Aga ne alaka görmedin mi kız ne kadar soğuktu bana karşı.” dedim. “Çünkü kızı kendinden itmek için elinden geleni ardına koymadın da ondan. Kız sabahtan beri sana iş atmaktan yoruldu. Sana ayıp olmasın diye ben de yürüyemiyorum. Ulan Zafer, biraz aklını kullansaydın şu an hayatının en iyi seksini yaşayabilirdin.” diye cevap verdi.
Bacaklarını elleyebileceğimi söylediğini ona anlattığımda kafasını duvara vurmaya başladı. “Oğlum kız resmen sana, beni sikebilirsin demiş, bunu berbat etmeyi nasıl başardın ulan?!” diyerek beni azarladı. Meğer kız kulüpte hep bana cilve yapmaya çalışıyormuş. Bense gidip köşeye oturduğumda sonra da dışarı çıktığımda kızın moralini bozmuşum. Kız İsmail’e “Zafer’in bir şeyi mi var?” diye defalarca sormuş. Yani anlayacağınız kız bana vermeye dünden niyetliymiş ama ben pısırıklığım ve ahmaklığım nedeniyle bunu görememiştim.
Peki neden böyle oldu? O zamanlar feminen koşullandırmanın bütün inançlarını içselleştirmiş bir mavi haplıydım. Kız bacaklarına dokunabileceğimi söylemesine, beni açıkça onu ayartmam için teşvik etmesine rağmen ben cinsel arzularımı açıkça ifade etmekten korkuyordum çünkü sapıklıkla suçlanacağımı ve dışlanacağımı düşünüyordum ve kendime “Eğer kız gerçekten benden hoşlanıyorsa bunun için bir şey yapacaktır.” diyordum. Kadın ve erkek doğası diye bir şeyin varlığından haberim dahi yoktu.
Asude’yi tahmin edeceğiniz üzere bir daha görmedim. Birkaç defa Instagram'dan yazmama rağmen görüldü bile atmadı sonra da biraz zaman geçince takipten çıkardı. İsmail'se ertesi gün minibüste tanıştığı hatunu eve attı ve işi pişirdiler.
Bu da böyle bir anımdır…
Comments