top of page
Yazarın fotoğrafıAgah Karaaslan

TOMASSI'NİN DEMİRDEN KURALLARI #5

Güncelleme tarihi: 4 Oca

TOMASSI’NİN BEŞİNCİ DEMİRDEN KURALI

V. / #5

Doğum kontrolünü asla kadının eline bırakma!

“Doğum kontrolü deniyor çünkü birisi doğumu kontrol ediyor.”

 

Şu anda kadınlar için 41 farklı doğum kontrol yöntemi mevcut, erkekler içinse sadece iki yöntem var, vasektomi veya prezervatif. Onun seçimine karşı tek savunma hattınız, bir erkeği hayatının gidişatını değiştirmeye karar verecek kişiyle ömür boyu (Sadece 18 yıl değil) etkileşimde bulunmaktan ayıran tek şey ince bir lateks tabakasıdır.


Her zaman korunun. Pek çok erkek bana, kız arkadaşlarının hap ya da buna benzer bir ilaç kullanmaları konusunda üstü kapalı olarak güvendikleri ve sevgililerinin “Çocuk istemediği” argümanıyla geliyorlar ancak “Malum kazadan” sonraki 9 ay içinde kendilerini hazırlıksız bir baba olarak buluyorlar. Bu durumda yaşayabileceğiniz tek kaza, doğumun kontrolünün elinizde olmamasıdır. Aslında rahatlamanın kolaylığı mevcut olduğundan erkeklerin ciddi ilişkilerde fazladan dikkatli olmaları gerektiğini savunuyorum.


Kazara oluşan hamilelik artık pratikte küçük bir endüstri hâline geldi. Eğitimsiz ve maddi imkanlara sahip olmayan bir kadın için “Planlanmamış.” bir hamilelik oldukça iyi bir ihtimal olabilir, bilhassa da bütün kanunlar ve sosyal beklentiler onun lehine olduğunda. Bunlar “Profesyonel Anneler”dir. Reno'da danışmanlık yaptığımda, dördüncüsünü hamile bıraktığı iki babadan üç çocuğu olan kadınla evlenen bir adam tanıyordum. Mesela o kadın profesyonel bir anneydi.


SİFONU ÇEKİN!


2022'de NBA profesyonel basketbolculara, oyunculara yol maçlarında kadınlarla cinsel ilişkiye girerken prezervatif kullanmaları ve “Prezervatifi tuvalete atıp sifonu çekerek” spermden kurtulmaları tavsiyesinde bulunulduğunu belirten oldukça tartışmalı bir uyarı yayınladı. Bu uyarı o yıl, bu oyuncuların birlikte oldukları kadınların çöpten prezervatifi alarak oyuncunun spermiyle “Kendi kendilerini hamile bıraktıkları” kadınların dahil olduğu çok sayıda babalık davasının neticesiydi. NBA'de o yıl lig çapında bir uyarı gerektirecek kadar bu tür olaylar yaşandı. Bu oyuncuların tamamı artık bu çocukların ve eski partnerlerinin refahından %100 mesul çünkü onları sahte gebeliklerden koruyan herhangi bir kanun yok.

Prezervatif sizi ne dereceye kadar koruyabilir? Bir erkek hamileliği önlemek için elinden gelen her şeyi yapsa (Seksten perhiz veya vasektomi dışında), niyetini ispatlasa ve kadın sahtekârlık yoluyla bile hamile kalsa erkek bu hamilelikten hâlâ mesul olacaktır.


Kadınlar %100, erkeklerse %0 korunmaktadır. Hatta bekâr bir anneyle evlenen bir adamın daha sonra ondan boşandığı ve babası olmadığı bir çocuk için -çocuğu resmî olarak evlat edinmemiş olsa bile- nafaka ödemesinin beklendiği vakalardan alıntı yapacak kadar ileri gidebilirim.


Pek çok kişi bunu ahlaki bir mesele hâline getirmek ister ama bu bir doğru ya da yanlış meselesi değil, bugün kendimizi içinde bulduğumuz çevrenin gerçekleriyle ilgilidir. Gerçek şu ki, erkekler önceden tedbir almadıkça ve doğum kontrolünün mesuliyetini üstlenmedikçe kadının tek başına mesul olmasına izin vermedikçe erkek %100 güçsüzdür. Bu kendi prezervatiflerinizi getirmeniz ve onları kendiniz sifonunu çekmeniz anlamına gelir ve evet (Bilhassa) bir ciddi ilişki veya evlilikte bile. Bu, kadın “Çıkar şunu, hap kullanıyorum ve seni hissetmek istiyorum.” dediğinde bile kararlı durmak anlamına geliyor.

Anneler anne olmayı isterler aksi hâlde olmamaya karar verirlerdi. Bekâr Anneler, hayatınızın geri kalanıyla ilgili bahis oynamayacak kadar yaygın bir olaydır.


Cinsel Devrim, kürtajın kanunlaştırılmasından çok hormonal doğum kontrol yöntemlerinin geliştirilmesiyle ilgiliydi. Prezervatifler İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana kullanılıyorlar ancak Patlama Kuşağı'nda bile hapın ortaya çıkışından sonra istenmeyen gebelikler veya bekâr annelik oranları çok daha azdı. Hap doğumun kontrolünü kadınların ellerine verdi, oysa daha önce her iki partner de kendilerinin daha küçük versiyonlarının evin içinde dolaşmalarını önlemek istiyorlarsa poşeti takmak ve bunu doğru şekilde yapmak bir erkeğin mesuliyetindeydi.


PROFESYONELLERİN SEÇİMİ


Östrojene dayalı doğum kontrolünün geliştirilmesinden sonraki yıllarda kürtaj oranları hızla arttı, bu da 1970'lerde babalık kanunlarında reform yapılmasının yanı sıra kürtajla ilgili kanuni ve klinik düzenlemelere ihtiyaç duyulmasına yol açtı. Bundan önce kürtajlar (Hem tıbbi hem de arka sokak çeşitleri) olmuştu ancak kürtaj istatistiklerindeki artışa, kadınlar tarafından yönetilen uygun bir doğum kontrolü biçiminin ortaya çıkmasından önce ve sonrasına göre bakarsanız bu aklınızı başınızdan alacaktır.


Bugün kadınların kullanımına sunulan çok çeşitli doğum kontrol yöntemlerine ve 30 yılı aşkın süredir güvenli tıbbi kürtajlara rağmen bekâr anneli ailelerde ve kürtaj oranlarında hâlâ bir artış görüyoruz. Bütün bu modernleşme ve kadınların Cinsel Devrim'den bu yana kültürel olarak gerçekleştirdiği “Sıçrayışlar.” ışığında bu istatistiklerin daha düşük olacağı düşünülebilir ancak ne yazık ki hayır.


Aslına bakılırsa 1980'lerin sonundaki dengelenmeden bu yana bekâr anne doğum oranı (Nüfusa göre ayarlanmış) arttı, ertesi gün hapı ve RU286 gibi yeni yöntemler mevcut olsa bile kürtaj her zamanki kadar popüler. Bunun neticesinde ortaya çıkan sosyal hastalıklar, çocuk sahibi olmayı seçen kadından ziyade doğrudan “Beceriksiz babalara” yükleniyor.


Bu bilimsel bir sorun değil, kültürel bir sorun. Anneler anne olmak isterler. Erkekler en mutlu evliliklerde bile ancak buna bir kadın karar verdiğinde baba olurlar. Erkeklere yönelik bir hormonal doğum kontrolü yöntemi test edilip kullanıma sunulduğunda ikinci bir cinsel devrim göreceğimizi düşünüyorum ancak dindarlardan feministlere kadar ilgili her tarafın bu yöntemin halka açıklanmaması için mücadele edeceğine dair bahse girebilirim. Doğum kontrolü yetkisini yalnızca erkeklerin kontrolüne bırakma düşüncesinin şeytanlaştırılmasına yönelik her türlü açıklamayı üreteceklerdir. Eğer böyle bir şey ileride icat edilirse erkeklerin bu doğum kontrol yöntemini “Almayı unutacağından” ya da “Kazalarının” kadınların yaptığı kadar çok olacağından içtenlikle şüpheliyim.

 

DOĞUMU KONTROL ETMEK


O anın sıcaklığında prezervatif takmak, sabahları bir hapı basitçe yutmaktan çok daha farklı bir iştir. Sabahları hap almayı hatırlamak veya kondomu uygun zamanda kullanmayı hatırlamak, hangisinin daha zor bir vazife olduğu tartışılabilir. İkinci durumda, ilişkiden önce kondom takılması gerektiğini bilmesi gereken en az iki kişi vardır. Peki bir kadın, bir erkekle prezervatifsiz bir şekilde kendi rızasıyla seks yaparsa kendi hamileliğinde eşit derecede suç ortağı mıdır? Her ikisi de risk aldıklarını biliyorlar ancak hapını almayı unutan bir kadın, prezervatif takmayan bir erkek gibi “Aptal” ya da ihmalkâr olmakla suçlanmayacaktır.


Doğum kontrolünü almak kadına kalmıştır ve bir erkek nadiren partnerinin hapını sadakatle aldığından günlük olarak emin olabilir. Aslında düzenli bir birliktelik durumunda bunu sormak bile haddini bilmezlik olur ve kabalık sınırına varır. Bir erkek ve bir kadın prezervatif takma tedbirini almadığında ikisi de bunun farkındadır. Ama kadın hapını kazara veya kasıtlı olarak almayı başaramadığında hamileliğin tek mesulü kendidir ancak her iki durumda da bunun gerçekleşmesi durumunda erkeğin hayatının gidişatı kadının ellerindedir.


Bunun bariz çözümü, doğumun kontrolünün erkeklere verilmesidir yani prezervatif kullanın. Bununla birlikte, erkeğin doğum kontrolünün doğası tepkiseldir ve bir erkeğin cebinde prezervatif olması durumunda bile kadının sadece “Merak etme, hap kullanıyorum.” demesiyle erkek yine de engellenebilir. Doğum kontrolünün kimde olduğu değişir ama mesuliyetin sizin üzerinizde olduğu gerçeği asla değişmez.


Bu konuyu detaylandırdığım için beni bağışlayın ama tesadüfi bir şekilde anne olmak diye bir şey yoktur. Doğurganlık istatistiklerini ve bir kadının “Kazara” hamile kalması için düzenli olarak birkaç hapı kaçırmasının önemli miktarda ihmal gerektirdiğini düşünün. Ayrıca prezervatifsiz seks yapan bir çiftin bile, bir kadının düzenli olarak birkaç hapı kaçırsa dahi hamile kalmayacağından nispeten emin olabileceği de iddia edilebilir. Tekrar söylemek istediğim, hamile kalmanın çaba gerektirdiğidir. Hiçbir doğum kontrolü olmamasına ve seks hayatımızı karımın ovulasyon döngülerine göre düzenlememize rağmen kızımıza hamile kalmamız dört ay sürmüştü.


Bu aralar çok yaygın olan kazara hamilelik bahanesine bu yüzden gülüyorum. Bir kadın hamile kalmak isterse bunu hiçbir negatif yaptırıma maruz kalmayacağı bir şekilde yapabilir ve kazalarla ilgili istediği bahaneyi uydurabilir. Ancak adam, prezervatif takmadığı ve doğumun kontrolünü eline aldığına inandırılmış yani kandırılmış olsa bile eylemlerinin mesuliyetini üstlenmediği için bir aptaldır. Bu “Tercihi” nedeniyle hem maddi hem de sosyal açıdan cezalandırılan kişi erkek olacaktır.




14 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Commentaires


bottom of page