Merhaba Arkadaşlar, blog yazılarında “Sizden Gelenler” başlıklı bir bölüm açmaya karar verdim. Bu bölümde sizden gelen uzun mektupları paylaşacağım. Mektupları ayrıca yorumladığım videolarda yazının sonunda olacaklar. Hazırsanız başlayalım...
“Merhaba Agâh, ben Ali. Yaklaşık olarak 18 yaşından beri yani 4 senedir Kırmızı Hap'ı hayatıma sokmuş birisiyim. İstanbul'da üniversite okuyorum ve bir yandan bir ajans şirketinde tasarımcıyım. Bu 4 senelik süreçte birçok yoldan geçtim. Özellikle son zamanlar hariç 2,5-3 senedir kadın erkek ilişkilerim gayet güzel gitti. Fakat 1-1,5 senedir her şey patlak verdi. Her şey tepetakla oldu.
Bunun da başlangıcı şöyle oldu. Kırmızı Hap ve fitness ikilisi benim inanılmaz işime yaramıştı. Gerçekten çok mutluydum ve maskülen enerjim inanılmaz yüksekti. Ciddi anlamda beğendiğim kızların çoğuyla bir şeyler yaşayabiliyordum. Auram gerçekten kızları bana çekiyordu.
Fakat aynı zamanda bu beni inanılmaz ukala ve egoist bir kişiliğe büründürmüştü.
Üniversitem başladığında insanlarla tanışmakta hiç zorluk çekmiyordum sadece o kadar egoist ve ukala bir piç gibi davranıyordum ki sınıf içindeki veya tanıştığım erkekler bana bu yüzden çok mesafeli ve soğuk yaklaşıyorlardı, bu davranışları istemsizce, refleks olarak yapıyordum diyebilirim.
Bunu ilk başlarda zerre umursamamıştım çünkü kafam kızlarla takılma kısmındaydı. Ta ki yapayalnız olduğumu fark edinceye kadar. Kızlarla takılmak haricinde başka bir aktivitem yoktu. Bir ara oldu, o arada kızlar ve buluşma olayları bir durgunluk verdi. İşte o zaman fark ettim bunu ve arkadaşlarım sandığım insanları arayıp bir şeyler yapmak için çağırdığımda hep ret cevapları aldım. Fakat bu durum yine de bana koymamıştı.
İlk 2 sene böyle geçti. (2020-2022)
Özellikle geçen sene bu yalnız kalma olayı iyice kendini belli etmeye başladı. Özellikle mentalime de vurmaya başladı. Bu süreçte sadece memleketimdeki, Lüleburgaz'daki arkadaşlarımla görüşebildiğim kadar görüşebiliyordum. Bu insanlarlayken kendimi daha iyi hissediyordum fakat onlar bana kalmaya geldiğinde takılmaya, gece kulüplerine gittiğimizde artık onlara ayak uyduramadığımı fark ettim. Eskiden gece kulüplerini çok severdim, oradaki heyecan olsun, yapılan oyun olsun falan beni hep içine çekmişti. Ta ki 2-3 defa terslenip bir de olay yaşayana kadar. Kulüpler benim için bitmişti neredeyse bu yüzden.
Her şey burada ciddileşmeye başladı. Yaşanan bu yalnızlık durumları, dışarıda yaşanan bu tarz olumsuzluklar (Daha bir sürü detay var da yazmam çok uzun sürer) beni üzmeye başlamıştı. Moralim günden güne bitmişti neredeyse, artık onca zamandan sonra tekrar anksiyete yaşamaya başlamıştım.
Bu aldı başını gitti böyle. Günden güne daha da ciddileşti ve geceleri ağlama krizlerine kadar indi. Kendimi çok yalnız hissediyordum. Aynı zamanda flört hayatımı da tamamen bitirdi. 1-2 arkadaşım vardı fakat onlarla da nadiren görüşebiliyordum.
Bu anlattıklarım 2022-2023 yılları arasında oldu. 2023'ün başına gelecek olursak biraz toparlanmıştım, fitnessa tekrar başladım, kendimi daha iyi hissediyordum. Biraz daha arkadaş yaptım, fakat bu süreçte artık Kırmızı Hap falan hiç umurumda değildi. Artık takip etmiyordum bile.
Bu durumu yaşayınca ve Kırmızı Hap'ın kalıplarından da çıkınca çerçevem dağıldı, insanların çercevesine uymaya başladım. Çerçevem, öz değerim, öz güvenim, maskülenitem falan hepsi köreldi. Bununla birlikte flört hayatım, oyun moyun hepsi bok oldu. Kadın erkek ilişkileri pek de umurumda değildi açıkçası.
Ciddi anlamda yalnız kalmamaya çalışıyordum sadece. Çünkü yalnız kaldığım süreçte, özellikle dışarıdaysam anksiyetem acayip azıyor, modum çok düşüyordu insanların, kadınların gözüne bakamaz oluyordum (Ki hâlâ böyle). Fakat insanların yanındayken neşeli, öz güvenli ve modum daha yüksek oluyordu.
Bunları hâlâ daha yaşıyorum. Hatta daha beter hâlde.
Gelelim iş hayatına atıldığım, ajansa başladığım zamana. Yani bu yaz.
Hayatım aynen böyle devam ederken bu yaz staj yapmam gerekliydi. Güzel bir ajans şirketinde bunu ayarladım ve çalışmaya başladım. İnanılmaz bir efor ve çalışma sonucu oradakilere kendimi bayağı sevdirdim ve kadroya girmeyi başardım. Ofisin yaş ortalaması 27-30 arasında. Oradakilere “Ağabey” diye hitap ettim sürekli.
Neyse ben böyle bayağı hoş karşılanınca bütün dertlerim, tasalarım bitti sandım. Yine inanılmaz mutluydum. Durum da böyle olunca artık tekrar flört hayatımı yeşillendirmek istedim ve inanılmaz ağır sıçtım. Yine de umurumda olmadı. Çünkü yoğun olduğum bir işim, uğraşım ve arkadaşlarım vardı.
İş yerindekilere de çok samimi gözle bakıyordum. İşte şimdi her şey iki katı patlak verdi. Bu iş yerindeki havai fişek etkisi geçti ve bu insanların beni o kadar da siklemediğini gördüm. Özellikle stajyer pozisyonunda olduğumdan, yeni geldiğimden aktivitelere, etkinliklere bile davet edilmiyordum. Üstelik bizim departmana benim yaşlarımda bir kız, çalışan olarak gelmişti ve onu hemen aralarına almışlardı bile.
Bu olaylar beni tekrar çok kötü yaptı. Hatta daha da kötü yaptı. Artık geceleri sürekli bu yaşadığım olayların hepsi aklıma gelip beni ağlama krizlerine sokuyordu. Şu an da aynen böyle devam ediyor.
BUNUN YANINDA FLÖRT HAYATIM
Çok uzun süre flört hayatımın olmaması artık canımı sıkmıştı ve sahalara geri dönme kararı aldım. Sosyal medya üzerinde 3-5 hatun buldum fakat birisiyle buluşma kararlaştırabildim. Onda da buluşma iptal oldu sonra ben bir şey yazmadım bir daha. Daha sonra kendisi bana bir gece tekrar yazdı ve yaptığım bir espriden dolayı sert bir tepki gösterdi. Ondan sonra ne ben bir daha yazdım ne de o.
Son bahsettiğim mevzu geçen haftalarda oldu. Özellikle bu olaydan sonra iyice çekingenliğe girmiş vaziyetteyim. Buluşmalarda da ne iddialı, esprili ve cinsel gerilim oluşturacak cümleler kurabiliyorum ne de bu tarz hareketler sergileyebiliyorm. Anlayacağın oyunum bitmiş durumda.
Ofiste bir kız var. 27 yaşında. Tarz bir hatun dövmeli falan, ben bu kızı ilk gördüğümde “Bakmaz.” falan demiştim hatta. Bir ara bizim ayrılan sanat direktörlerinden birisi kendi işini bana paslamıştı. O da bu kızın istediği işlerden biriymiş. Sonrasında bu iş vasıtasıyla tanıştık, sohbetler falan uydu. Bu da bana sorular soruyordu falan.
Böyle böyle derken ben artık bu kızı buluşmaya çıkarmak istiyordum ama iş yerinde laf çıkar, dedikodu çıkar veya başım yanar korkusundan aynı zamanda da kızla buluşma esnasında kötü bir şey olur sonra iş yerinde somurta somurta çalışırız bununla diye korktum her defasında. Ama kızla flörtöz konuşmaya devam ettim.
Bu da bu konuşmalarıma bazen olumlu, bazen de hiçbir şey yazmadan veya yanındaysam duymazlıktan gelir gibi dönüş yapıyordu. Ben de flörtöz davranmayı bıraktım. Fakat her bıraktığımda bu sefer de bu kızdan böyle sinyaller geliyor gibi hissettim. Hatta bir ara benim yaşımı sordu, ben de makarasına 25 dedim.
Sonrasında gülerek “Yalan söyleme!” falan diye bir cevabı oldu, benim de “Daha gençliğimin baharındayım, 22'yim.” gibisinden cevabım oldu. Sonra bu kız da “25 olsaydın düşünürdüm.” diye bir cevap verdi gülerek. “Ben anladım bu kızın yaş takıntısı var ama aşabilirim.” dedim ve tekrar flörtöz oynamaya başladım.
Bu, bu şekilde böyle böyle bu hafta Salı gününe kadar gitti. Sonra bir ot muhabbeti geçti, “İstersen bir ara bir şeyler yapabiliriz.” dedim. O da “Bana gel, içelim istersen.” dedi. Ben tabii bayağı sevindim.
Çarşamba gecesi iş ayağına araştık sonra normal muhabbete döndü. Ben bir yerde “(Bizim sanat direktörünün ismi) olmasaydı 'Teoman-İki Yabancı' olacaktık.” dedim gülerek, sonra bu da “Sen her şekilde tanışmaya bir yol bulurdun bence.” dedi. Ben artık iyice “Bu kızın ilgisi var ve yarın bir şeyler yaşayacağız.” kafasına girmiştim.
BULUŞMA GÜNÜ
Saat 13.00 sularında kızın evine geldim. Merhabalaştık falan, geçtim içeriye. Sohbet ettik biraz, tabii bu kız biraz aceleci davranıyordu toplantısı varmış. Çok konuşamadık. Sonra toplantısı bitti, 2-3 cümle kurduk ve yine toplantıya girdi. Ben bu sefer sıkılmaya başlamıştım çünkü 1,5 saat boyunca sadece birkaç cümle edebilmiştik ve ben misaifr çocuğu gibi kızın toplantısının bitmesini sessiz sessiz bekliyordum. Bu aralarda biraz yakınlaşmaya hatta kızı “Biraz dans edelim.” ayagına hem ellerini tutmaya hem de hareketlendirmek için kaldırmaya çalıştım. Hiçbirini istemedi.
Ben de bundan sonra dokunmayı veya flörtöz davranmayı çok istemedim. Bir ara da “Keşke böyle olacağını söyleseydin başka zaman yapardık.” dedim, o da “Benim her günüm böyle ya!” gibi bir cevap verdi. Saat 13.00'ten 16.00'ya kadar aynen böyle geçti bütün buluşma. En son akşam 17.00'ye kadar 1 saat konuştuk, orada da artık heves namına hiçbir şey kalmadığı için flörtöz konuşmaya da çekindim zaten sonra kalktım gittim.
Canımı fena sıktı bu durum zaten bu görüşmeyi yapmak istediğim sebep bu olaydı. Bir de flört yeteneklerimin inanılmaz fazla körelmesi.
Olayın akşamı bayağı “Acaba biraz daha dominant davranıp dansa kaldırmaya falan daha mı ısrarcı olsaydım veya oyunu biraz daha agresif mi oynasaydım?” diye düşünüp durdum. Çünkü çok çekingen davrandım gibi hissettim o gün içinde. Maksimum temasım masaj yapmak oldu ki onu da başta reddetmişti.
Şu an anlattığım her şey o kadar birikti ki gerçekten çökmüş durumdayım. Kendimden nefret eder hâle geldim. Bu kıza da oneitis yapmaya başladım gibi hissediyorum. Asla olmayacağını düşündüğüm şeyler, düşündüğüm durumlar teker teker başıma geliyor. Mental anlamda bitmiş durumdayım. Yalnızlık beni mahvetmiş durumda.
Dün itibarıyla bu kızın da etkisiyle tekrar bir ağlama krizi geçirdim ve ilk defa bu benim fiziksel sağlığıma da tesir etti. Şiddetli bir nefes darlığı yaşayıp az daha bayılma durumuna kadar geldim. Bugün iyiyim fakat ne yataktan çıkasım var ne de evden. Artık spor salonuna gitmek bile yardımcı olmuyor bana.
Ne yapacağımı gerçekten hiç bilmiyorum. Bu ay sonunda terapiye başlamayı düşünüyorum sadece, geçen de aklıma sen geldin. Podcastlerini dinliyorum sürekli. Geçmişte, Kırmızı Hap öncesinde yaşadığın anılar falan benimkilerle benzerlik gösteriyor. O yüzden sana bu durumu anlatmayı çok istedim. Bana bu konuda da yardımcı olmanı çok isterim.
Teşekkürler şimdiden.”
Yazı burada sona erdi arkadaşlar. Okuduğunuz mektupla ilgili düşüncelerinizi yorumlarda belirtmeyi unutmayın. Arkadaşa tavsiyeleriniz neler olurdu?
Benim yorumum:
Commentaires