“Bu şimdiye kadar yazmak zorunda kaldığım en kötü şey. Dürüst olmak gerekirse şu anda nasıl hissettiğimi bile bilmiyorum. Tamamen uyuşmuş durumdayım.”
Geçmiş olsun. Aldatılmak duygusal olarak sarsıcı bir olaydır. Erkek adam da olsak üzülebiliriz, neticede robot değiliz. Sarsılman normal yani.
“Az önce nişanlımın beni aldattığını öğrendim. Nasıl öğrendiğim konusunda çok fazla ayrıntıya girmeyeceğim, önemli değil.”
Kafa yapın buraya kadar yanlış değil. Zira bir kere aldatıldığını öğrendikten sonra ayrıntılarda boğulmanın bir önemi yok. Çünkü bu noktada acilen duygusal yatırımını kesmeye başlaman lazım. Olayın üzerine düşündükçe yatırımını artırırsın. ANCAK, bu “Hiç düşünme!” ve “Olmamış gibi davran!” demek de değil. Neden aldatıldığını ve ilişkinin bu noktaya gelmesindeki şahsi hatalarını olabildiğince objektif bir şekilde anlaman çok önemli. Bu olaydan alman gereken dersleri alman gerekiyor ki aynı şeylerin başına bir daha gelebilme ihtimaline karşı hazırlıklı olabilesin.
“Nişanlımla ilk çıkmaya başladığımda ona yalnızca tek bir şey istediğimi söylemiştim: Eğer başka biriyle birlikte olmak isterse bana söylemeliydi. Ne zaman ve nerede olduğu önemli değildi; beni arayabilir, mesaj atabilir, ne isterse yapabilirdi. Basit bir 'Bitti.' demek yeterli olurdu. Nedenini sormazdım, zorlamazdım.”
Bu çok aptalca işte, bu ayrıca bir şahsi mesuliyeti üzerinden atma mekanizması. Senin bir erkek olarak ilişkide olduğun kadının duygu durumunu iyi bir şekilde okuyabilmen gerekiyor. Eğer kadınları yeterince iyi anlıyorsan bir kadının aldatma potansiyeli olup olmadığını tespit edebilmen zor değildir. Ayrıca ilişki içerisinde de, eğer ipuçlarını yeterince iyi takip edebilirsen kadınının aldatma yönelimlerini fark edebilirsin. Bunları yapmak yerine kafanı kuma gömmeyi ve ona “Seni aldatmak istiyorsa sana söylemesini” istemişsin.
Bunu ona söylerken nasıl bir kafa yaşadığını bilmiyorum ama imkânsız bir şey istemişsin. Kadınların aldatmayı tercih etmelerinin bir sebebi var, sana bunu söyleyecek yürekleri olsa zaten aldatmazlardı, direkt senden ayrılırlardı. Öte yandan, bu bir eziklik! Kıza resmen, “Beni aldatırsan çok üzülürüm, ponçik kalbimi kırarsın, o yüzden ne olur aldatmadan önce bana söyle, olur mu?” diye yalvarmışsın. Aldatmanın onun için geri dönüşsüz yaptırımları olacağını bilseydi belki böyle olmazdı. Ama sen resmen kıza açık izin vermişsin. “Aldatman benim için önemli değil, sadece söyle!” demişsin.
“Sadece aldatılmak istemedim. Annem onu aldattığında babam çok acı çekti ve bu onu mahvetti.”
Bir şeyden ne kadar korkarsan o şeyin başına gelme ihtimalini o kadar artırırsın. Sen aldatılmayı en büyük kâbusun haline getirmişsin. Böylelikle kendini aldatılma ihtimaline karşı oldukça savunmasız bir pozisyona sokmuşsun. Eğer bu ihtimale kendini fiziksel, duygusal ve ruhsal olarak hazırlasaydın belki de bu kadar etkilenmeyebilirdin.
Arkadaşlar hayat bu, her şey olabilir. Ne ilişkiler ne evlilikler bitiyor bu dünyada. Aşk riskli bir şeydir bu yüzden cesaret gerektirir. Cesaretse korkularınızla yüzleşebilme ve onlara karşı hazırlıklı olabilme yetisini edinmenizi gerektirir. Fakat sen ilişkinde cesur değil korkak bir çerçeveyi benimsemekle kalmayıp, nişanlından da bu korkuyu onaylamasını istemişsin. Hâlbuki tam tersi olmalıydı, o senin aldatma ihtimalinden endişelenmeliydi. Bu kadınlar için normal ve doğal bir endişedir. Fakat sen bu konuda ondan daha fazla endişelenerek kendini kadın rolüne sokmuşsun.
“Ben de aynı şeyleri yaşamak istemedim. Ama işte durum bu. Çok fazla soru sormadım. Çok bir şeye ihtiyacım yoktu. Sadece dürüstlüğe ihtiyacım vardı ve buna bile sahip olamadım.”
Şimdi bu raddeden sonra “Ah olamaz, aldatıldım ben çok kötüyüm, yazık bana, ölmek istiyorum!” tripleriyle kurban mantalitesine girmektense bu tatsız olaydaki kendi rolünü kabul etmelisin. Aldatmanın tabii ki bir bahanesi olmaz fakat aldatılan erkeğin de her zaman aldatılmasında bir rolü vardır. Şu an kendine acıyarak aslında sadece diğer insanların sempatisini kazanmaya ve iyi hissetmeye çalışıyorsun. Bu kısa vadede sana iyi gelebilir fakat uzun vadede sorununu çözmeyeceği gibi, tekrar aynı şeylerin başına gelebilme ihtimalini artırırsın.
“Ondan ayrıldım ama şu an kendini açıklamaya çalışıyor. Konuşmak için benimle buluşmak istediğini söylüyor. Fakat bunu yapamam. Şu anda onu görmeye dayanamam. Her şey hâlâ çok taze.”
Aldatan kadın ancak şu üç sebepten dolayı konuşmak ister:
Kendilerini daha az suçlu hissetmek için. Sizin hislerinizi umursadıkları için değil, sadece günahlarının duygusal yükünü üzerlerinden atıp daha iyi hissedebilmek için.
Sizi manipüle etmeye çalışarak geri kazanabilmek için.
Öfkelenip sizi suçlayarak sorumluluğu üzerlerinden atabilmek için.
Bunların hiçbiri sizin probleminiz değildir ve hiçbiri için konuşmaya da değmez. Aldatıldıktan sonra sizi aldatan kadınla buluşmanızın size kazandıracağı HİÇBİR ŞEY yoktur, üstelik buluşarak onu bu kabul edilemez davranışı için mükâfatlandırırsınız. “Buluşup içimdeki her şeyi dökeceğim, en az benim kadar kötü hissetmesini sağlayacağım.” diye düşünebilirsiniz. Ama buna değmez çünkü bu şekilde ona istediği kapanışı verir ve bütün bunlara rağmen hâlâ onu sevdiğinizi gösterirsiniz. Sevginin zıddı öfke değildir, “Öfke, sevginin kötü ikiz kardeşidir.” derler. Sevginin zıddı umursamazlıktır. Bu noktada onun hak ettiği şey de bu, umursamazlığınız.
“Ama yine de zorlamaya devam ediyor. İşte bu yüzden buradayım. Ne yapacağımı bilmiyorum.”
Kesinlikle bir daha bu kadınla buluşmamalısın ve bu kadın sana bir daha hiçbir şartta ulaşamamalı. İstersen ayrılık kararının kesin olduğunu ve sana bir daha ulaşmamasıyla ilgili bir mesaj gönderebilirsin ama bana kalırsa buna da lüzum yok. Tanıdığın birisini kızın eve gelip eşyalarını alırken yanında bulunması için görevlendir! Hatta ben olsam direkt bir Dr. Redpill taktiğiyle eşyalarını çöpe atardım. Oradan alsın!
“Ona açıklaması için bir şans vermeli miyim? Bu hiçbir şeyi değiştirmeyecek olsa bile? Bana istediğim tek şeyi bile veremeyen birisiyle birlikte olmak istemiyorum. Ama onu hâlâ seviyorum. Yalan söyleyip onun benim için hiçbir şey ifade etmediğini söyleyemem. O hâlâ benim her şeyim. Bu da her şeyi daha da kötüleştiriyor.”
Neyin açıklamasını yapacak birader? “Evet başkasının beni sikmesine izin verdim, zevkle sikini ağzıma aldım, içime attırdı ama dur, bekle! Düşündüğün gibi değil, açıklayabilirim…” Saçmalama birader! Kendine bu saygısızlığı yapma sakın! Bu kafayla gidersen ne olacağını söyleyeyim, ağlayıp sızlayacak sonra biraz dokunup sırnaştıktan sonra kendini kızla yatakta bulacaksın ve barışacaksınız. Kendini, “Bu yaptığı şey yüzünden şimdi kendisini bana affettirmek zorunda.” diye manipüle edeceksin. Ama kızın sana saygısı daha da azalacak. Bu sefer artık gangbang yaparak aldatır seni. Biraz şerefin olsun, kendine böyle sokaklara ait bir kadını layık görme! “Son bir kez siker sonra ayrılırım.” diye de düşünme sakın! Bir nebze duygusal yatırımla biraz mütevazı olup bu kadının senin üzerindeki duygusal hâkimiyetini kabul etmen ve zararlı bir maddeyi keser gibi onu sisteminden atman lazım.
Evet, son olarak bu konuda kimsenin değinmekten ve duymaktan hoşlanmadığı bir şeyden bahsedeceğim ama bunu size birilerinin söylemesi gerekiyor.
Baylar, bir erkek adamın hayatının her alanında ne olursa olsun, başına ne gelirse gelsin o şeylerle ilgili %100 şahsi mesuliyeti olur ve bunun sorumluluğunu üzerine alır. Bu ne demek? Bu, “Hayatta başınıza ne gelirse gelsin, bu sizin suçunuzdur.” demektir. Bu lafları konuştuğumda birçok kuyruk acısı olan erkekten tepki alıyorum, kendi kafalarında oluşturdukları ve içlerinde tamamen masum bir kurban oldukları bu paralel evrenin gerçekliğini ve meşruiyetini tehdit eden en küçük düşünce ve sorgulamayla karşı karşıya kaldılar mı hemen diş göstermeye başlıyorlar. Bu talihsiz olayın kurbanları olduklarını ve bu olayın yaşanmasında kendilerinin hiçbir suçu ve sorumluluğu olmadığına dair kafalarında var ettikleri gerçek dışı fantezileri etraflarındaki herkes onaylasın istiyorlar. Ama üzgünüm, ben size bunu yapmayacağım.
Aldatıldıysanız bu sizin suçunuz. Zira olayların bu şekilde gelişmesine siz izin verdiniz. Eğer kızın aldatmasına imkân oluşturacak ortamlara ve şartlara karşı baştan sert olup bunların tartışmaya kapalı olduğu konusunda açık olsaydınız belki bu başınıza gelmeyebilirdi. Ama diyelim velev ki kız bir manipülasyon uzmanı, ne yaptı ne etti aldatmanın bir yolunu buldu, yine sizin suçunuz. Çünkü o kızı sevgiliniz, nişanlınız ya da karınız yapan sizsiniz. Daha ince eleyip sık dokumanız gerekirdi belki de ilişkiye çok erken başladınız, çok hızlı bir şekilde güvendiniz. Cinselliğe erişimi kadınlar, ilişkiye ve türevlerine erişimiyse erkekler yönetir. Dolayısıyla ilişkinizde olan biten her şey sizin sorumluluğunuzda, yani sizin suçunuz.
Son olarak, bu arkadaşın yerinde ben olsam aslında sevinirdim. Çünkü Mahmut ağabeyin deyimiyle bu eleman “Allah’ın sevgili kulu”ymuş. Şu olayın bunlar evlendikten sonra yaşandığını düşünsenize? İşin içinden çıkmak çok daha zahmetli olurdu. Öte yandan adamım, artık bekârsın. Kimseye bilhassa cinsel açıdan bir sadakat borcun yok. Gidip istediğin çiçeğin tadına bakabilirsin. Bunun erkek adamı biraz heyecanlandırması lazım. Ben bugün herhangi bir sebepten ayrılsam gelecekte beni bekleyen maceralar için heyecanlı olurdum. Maskülen düşünce yapısı böyledir. 😎
Comentários