Merhaba Arkadaşlar, bu bölümde kocasını boşamaktan pişman olan bir kadının vaka analizini yaparak bu vaka analizi üzerinden “Cinsel Pazar Değeri.” mefhumuna girizgâh yapacağız.
“Otuzlu yaşlarımın başındayken kocamdan boşandım. Önemli bir sorunumuz olmadı. Fakat ilişkimiz çocuk sahibi olduktan sonra zorlaşmaya başlamıştı. Ben bir ev hanımıydım ve kocam tam zamanlı çalışırken ev işi ve çocuk bakımıyla ilgili daha fazla şey yapmasını bekliyordum. Bunu istediğimde bana yardım etti ama ondan daha fazlasını istemeye başladım ve onu çok yordum. Onu resmen avucumun içine almıştım ve bunu istediğimi elde etmek için bir avantaj olarak kullanıyordum. Sonunda bundan sıkıldı. Onu boşanmakla tehdit etmeye başladım ve o da bebeğin bizi strese soktuğunu bildiğini ve bu işi yürütmek istediğini söyledi ama 30 yaşındayken hâlâ harika bir av olduğumu düşündüm çünkü yaşıma göre hâlânçok güzelim ve sonunda anne göbeğimden kurtulmuştum bu yüzden ondan daha iyisini bulabileceğimi düşündüm, bu yüzden onu terk ettim, boşanma sürecinde evi almayı başardım ve şimdi oğlumuzun velayetini ortak paylaşıyoruz.
Şimdi 41 yaşındayım ve hâlâ bekarım. Eski kocam 41 yaşında ve 31 yaşında, inanılmaz derecede güzel bir kadınla yeniden evlendi. 3 yıl önce kızları dünyaya geldi. Yeni bir ev aldı, oğlum diğer ailesiyle vakit geçirmek için babasının yanına gitmeyi çok seviyor ve yalan söylemeyeceğim bu beni oldukça kıskandırıyor. O kadın her şeye sahip. Kocamı aldı, çocuğumu aldı, bir zamanlar tamamen benim olan hayatımı aldı. Artık sahip olduğum tek şey bir zamanlar ailemizi kurduğumuz ev... Şimdi boş bir evde yaşıyorum.
41 yaşındayım, 20 kilo aldım, kırışıklıklarım var, yalnızım ve perişan bir hâldeyim. Boşandıktan sonra kısa süreli ilişkilerim oldu ama hiçbiri yürümedi. Erkekler benim gibi çocuklu, yaşlı bir kadını istemiyorlar ve çocuklu erkeklerin çocukları olmalarına rağmen çok zorluk yaşamadan ilişkiler kurabildiklerini fark ettim ve bundan nefret ediyorum!”
Şimdi Rollo Tomassi'nin Cinsel Pazar Değeri grafiğine bakalım. Bu grafikte de belirtildiği üzere kadın ve erkek farklı canlılar olduklarından cinsel pazarda tavan yaptıkları zamanlar da farklı. Ama bu farklılıklara değinmeden önce “Cinsel Pazar.” nedir, ne değildir onun üzerine konuşalım.
Arkadaşlar “Cinsel Pazar.” deyince aklınıza pazara gidip seks satın almak gelmesin, Cinsel Pazar herkesin kendi cinsel çekiciliğini pazarladığı psikolojik bir pazar yeridir. Aslen içinde yaşadığımız dünya aynı zamanda paralel olarak bir cinsel pazardır. Her birimiz bu pazarda bir ham madde olarak kendimizi pazarlarız ve bunu karşı cinste ulaşabileceğimiz en iyi kadına ulaşabilmek için yaparız. Bu karşı cinsten potansiyelimiz dâhilinde ulaşabileceğimiz en iyi ham maddelerle üreyebilmek içindir. Cinsel Pazar’da yüksek değeri olan birisiyle üremek doğacak çocukların Cinsel Pazar değerlerinin yüksek olmasını sağlayıp kişinin soyunun devamlılığını artıracaktır. Bu yüzden insanların ilkel beyninde üremek hayatta kalmakla eş değerdir.
Bu pazarda erkek canlısı “Poligami” kadın canlısıysa “Hipergami” cinsel stratejisiyle üremeyi hedefler. “Poligami” çok kadına ulaşabilmek, “Hipergami” ise bulabileceği en iyi erkeğe ulaşabilmek demektir. Bu sebeple erkek olabildiğince fazla kadınla üreyerek hayatta kalma şansını bu şekilde optimize etmek isterken kadın için bu strateji bulabileceği en yüksek değerli erkeğe ulaşarak onunla üremek ve onun kendiyle çocuklarına büyüyüp yetişme süresince fiziksel ve duygusal yatırım yapmasını sağlamaktır. İşte Cinsel Pazar’daki bütün sistem bunun üzerine kuruludur.
Cinsel Pazar Değeri dediğimiz mefhum da işte bu Cinsel Pazar’da ne kadar değerli bir ham madde olduğunuzu gösterir. Cinsel Pazar’da kadınları ve erkekleri değerli kılan faktörler tamamen farklıdır.
Grafiğe baktığımızda kadın canlısının Cinsel Pazar’da 20’lerinin başlarında zirveye ulaştığını görüyoruz. Bunun sebebi kadınların 20’lerinin başlarında gerek fiziksel güzellik gerekse doğurganlık açısından kendi potansiyellerinin zirvelerinde olmalarıdır. 20’lerinin başında bir kadının çocuk doğurma aşamasında hayati risklerle karşılaşma ihtimali çok daha düşük olduğu gibi, aynı zamanda geçmiş ilişkilerle kafasının bulanmış olma ihtimali de bir o kadar düşüktür. Bu nedenle erkekler içgüdüsel olarak bu yaş aralığındaki kadınları daha çekici bulurlar. 20’lerinin başındaki bir kadının Cinsel Pazar Değeri yüksektir, 23’te zirveye ulaşır ve bundan sonra düşüş sürecine girer.
Bu konuyla ilgili yanlış anlaşılma, bu anlatılanlar “30 yaşındaki bir kadın 23 yaşındaki bir kadından daha güzel olamaz.” demek değildir. Güzellik Cinsel Pazar Değeri'ndeki tek parametre değil. Fakat bu, 20’lerinin başındaki bir kadının Cinsel Pazar'daki seçeneklerinin en yüksek potansiyeline ulaştığı anlamına gelir. Yani bu kişinin hayatı boyunca farklı yaş aralıklarındaki erkekler tarafından en çok istenileceği ve hipergamik dürtülerini en iyi şekilde optimize edebileceği yaş aralığı budur. Yani 23 yaşındaki bir kadının cinsel değeri tavan yapmış bir erkekle hipergamik stratejisini (Kısa vadeli alfa ve uzun vadeli beta stratejileri) gerçekleştirebilme ihtimali, 30’larındaki bir kadına kıyasla çok daha fazladır.
Erkeklerinse kadınlara kıyasla Cinsel Pazar’da çok daha yavaş bir şekilde değerlendiklerini görüyoruz. Yani kadınların en değerli olduğu konumda, erkekler en değersiz konumlarındalar. Bunun sebebi erkeklerin genç yaşlarda kadınların hipergamik stratejilerini tam anlamıyla tatmin edebilecek gelişmişlikte olmamaları. Kadın sadece cinsel birleşme değil, birlikte olduğu adamın bu cinsel birleşme neticesinde ortaya çıkacak çocuklara ve kendine bakabilecek yetkinlikte olmasını da istiyor. Erkeklerse bu olgunluğa yaşlandıkça ulaştıklarından erkeklerin Cinsel Pazar Değeri genç yaşlarında düşüktür. 36’daysa tavan yapar. Yani 36’da erkekler ulaşabilecekleri en yüksek kadın potansiyeline sahip olacaktır.
Fakat bu demek değil ki 23 yaşındaki kızlar 36 yaşındaki erkeklerle olmak isterler. CPD grafiğiyle ilgili yanlış anlaşılan nokta da burası. Bu yaşlar iki cinsiyetin de en çok seçeneğe ulaşabilecekleri yaşlardır. Grafikte 36’dan sonra erkekte de bir düşüş yaşandığını görüyorsunuz. Ama bu düşüş kadınlara kıyasla oldukça yavaştır. İncelediğimiz vakadaki kadının yakındığı nokta da bu. Yaşıtı olan erkeklerin Cinsel Pazar’da çocukları olmasına rağmen kendisinden çok daha rahat olduklarını söylüyor ve bu gözleminde haklı. Erkeklerin şaraba, kadınlarınsa süte benzetilmesinde bu yüzden bir gerçeklik payı var Arkadaşlar. Bu demek değil ki “50’lerinizde 20’lik kızları kaldırabilirsiniz.” ama erkeğin Cinsel Pazar Değeri kadınlardan daha yavaş bir şekilde düşer. Bu yüzden uzun süreli evliliklerden sonra boşanma sürecinde genellikle erkekler kadınlardan daha şanslı ve avantajlıdırlar. Zaman uzun vadede erkekten yanadır.
Bu genellikle KH camiasında bahsedilmiyor ama uzun ilişki ve evliliklerde erkeğin avantajlı olduğu bir konum var. Bir ilişki ilerledikçe, bilhassa evlilik ve çocuk doğumundan sonra kadının CPD’si erkeğinkiyle ters orantılı olarak düşmeye başlıyor. Yani kadın düşüş yaşarken erkeğin CPD’si ters oranda yükseliyor. Çünkü zaman geçtikçe kadın erkeğine daha çok yatırım yapıyor ve bu onun için yatırımını kaybetmeyi daha riskli bir hâle getiriyor. Erkekse zaman geçtikçe ilişkide daha çok tecrübe kazanıyor.
Böylece 10 yıllık bir evlilik bittiğinde erkek o ilişkiden bir ton tecrübe alarak gidiyor, kadınsa yıllardır yaptığı yatırımı kaybederek Cinsel Pazara Değeri eskiye nazaran oldukça düşmüş şekilde geri dönüyor. Erkek o ilişkiden giderek o kadından bir şeyler götürüyor ve kadın erkeğin ondan götürdüğü o şeyi asla geriye alamıyor.
Maalesef feminen şartlanma, toplumları kadın ve erkeğin tamamen “Aynı” canlılar olduklarına inandırdıkları için çoğu kadın tıpkı bu hikâyede olduğu gibi, çimlerin karşı tarafta daha yeşil olduğuna inanarak hâlâ son şanslarını denemek istiyorlar, yıllardır evli oldukları ve çocuk yaptıkları kocalarını terk ediyorlar. Cinsel Devrim ve Feminizm aslında bu konuda en çok kadınları mağdur ediyor çünkü kadın ve erkek cinsel doğalarının gerçeklerinden bihaber olan kadınlar, bu şekilde “Eşitlik” zırvalarına inanarak aldıkları saçma kararlarla kendilerini “Yalnız Kedi Anneleri.” olmaya lanetliyorlar. Bildiğim kadarıyla bu Türkiye’de çok yaygın değil ama Batı’da ciddi bir sorun.
Comentários