TERCÜMAN NOTU: KH'de anlatıldığına göre feminen koşullandırmanın biz erkekleri Matrix'in yani kadınsı gerçekliğin içinde tutabilmek için kullandığı bazı mitolojiler var. Bizler çocukluğumuzdan beri bu mitolojilere inanmaya şartlanıyoruz. Bu mitolojilerden bir tanesi ve belki de en önemlisi, "Kadınlar da en az erkekler kadar hatta daha cinseldir." mitidir. Rollo buna “Kadın ve Seks Miti” adını veriyor. Bunun neden gerçek dışı bir mitoloji olduğunu bence Rollo Tomassi sizlere benden daha iyi açıklayabilir. Kitabın tamamı için bu linke tıklayın. Hazırsanız başlayalım:
KADIN VE SEKS MİTİ
“AM o kadar güçlü bir şey ki, başka bir boyutta AM elde edebilmenin oldukça düşük ihtimali için bile kendilerini havaya uçurmaya istekli erkekler var. Ama bir penis için kendilerini havaya uçurmaya istekli karılar yok.”
Joe Rogan
Erkeklerden okuduğum ve duyduğum (Görünüşe göre kadınlardan bile daha fazla olan) en sinir bozucu mecazlardan biri, “Kadınlar da erkekler kadar hatta daha cinseldir.” uydurmasıdır. Hiçbir şey beni, büyük bir umutla bunun doğru olabileceğine kendini ikna etmeye çalışarak kendi kendini şartlandıran bir beyaz şövalyenin papağan gibi tekrarladığı bu satırı ya da vb. formlarını okumaktan daha fazla şaşırtamaz. Bu çok etkili bir feminist toplumsal koşullanmasıdır hatta sadece birkaç kötü şöhretli PUA'dan daha fazlası tarafından bile içselleştirilmiş ve vaaz verilmiştir. Bu fantezi, Cinsel Zirve Miti gibi üst seviye toplumsal koşullandırma mitleri arasında yer alır. Bu miti yıkmak için kadın biyolojisine dair temel bir bilgiye sahip olmak kâfidir.
“Kadınlar erkeklerden daha cinseldir ancak bu cinsellikleri toplum veya bir erkeğe 'Güven' eksikliği nedeniyle bastırılır.”
Bu açıkça yanlıştır. Sağlıklı bir erkek, bir kadının ürettiği testosteron miktarının 12 ila 17 katı kadar daha fazla testosteron üretir. Bir kadının erkekler kadar fazla veya erkekler kadar sıklıkta seks istemesi biyolojik olarak imkânsızdır. Bu yüzden bir kadın “Erkekler için seksin neden bu kadar önemli olduğunu anlamıyorum.” dediğinde gerçekleri söylediğine güvenin. Hiçbir kadın kendi testosteron seviyesinin 17 katını (Steroidliler hariç) tecrübe edemez. Diğer birçok etkisinin yanı sıra testosteron, insan libidosunun uyarılmasında rol oynayan birincil hormondur. Şunu da eklemeliyim ki, çevresel değişkenler hariç ortalama olarak bir erkeğin testosteronu yılda yalnızca %1 düşer. 40 yaşından sonra ortalama 60 yaşında sağlıklı bir erkek bile, testosteronunda yalnızca ortalama %20'lik bir eksiklikle karşı karşıya kalır.
Bu gözlemi eleştirenler, kadınların cinsel tepkisi ve uyarılması açısından dikkate alınması gereken tek faktörün testosteron olmadığını iddia etmeyi severler. Bu doğrudur fakat cinsel tepkide birincil faktör budur. Bir kadın, steroid kullanımı olmadan testosteron miktarının 12 ila 17 katının nasıl bir his verebileceğini muhtemelen anlayamaz. Aslında kadın vücut geliştiricilerin anabolik steroid kullandığında bildirdiği ilk etki, cinsel ilgi ve libidoda 100 kat artıştır. Dolayısıyla doğal kadın hormonu ve kimyasal tepki açısından bir kadının, erkeğin temel libidosunun kendi libidosuna göre doğru bir karşılaştırmasını yapmasının hiçbir yolu yoktur.
Ayrıca kadınların cinsel istekleri döngüseldir. Ovulasyon döngüsünün zirvesinde yani en azgın olduğu dönemde bile, kadınlar erkeklerin günün 24 saati yaşadıklarını asla tecrübe edemezler. İşte bu mitin kökü ve sosyal koşullanmanın kaynağı budur.
Erkekler gibi kadınlar da hayatları boyunca libidoyu, kemik yoğunluğunu ve kas kütlesini korumak için testosterona güveniyorlar. Erkeklerde östrojen basitçe testosteronu düşürür, kas kütlesini azaltır, gençlerde büyümeyi engeller, jinekomastiye neden olur, kadınsı özellikleri artırır ve prostat kanserine yatkınlığı azaltır. Cinsel istek, östrojen seviyelerinden ziyade androjen seviyelerine bağlıdır.
Kadın cinselliğinin erkek cinselliğinden farklı işlediğinin de farkındayım ama bu sadece benim düşüncemi daha da güçlendiriyor. Kadınların cinselliği döngüseldir, yalnızca aylık bir programda değil, aynı zamanda hayat boyu dönemler süresince de (Mesela menopoz ve doğurganlığın zirve noktası) gerçekleşir. Sadece bir ayı aşan ve hayat boyu cinsel isteklerinde artma ve azalma yaratan dönemleri vardır, erkeklerdeyse libido ergenlikten yaklaşık 40 yaşına kadar nispeten sabit kalır. Kadınlar daha yavaş uyarılır, sadece görsel uyarımdan daha fazlasına ihtiyaç duyma eğilimindedirler ve kesinlikle işin psikolojik bir unsuru da vardır ve gereklidir. Erkekse yalnızca görsel uyarılmaya ve asgari geri bildirime rağmen uyarılabilir.
Menopoz sonrası hormon tedavilerinde, kadınların zayıflayan libidolarını artırmak için de testosteron kullanması şaşırtıcı olmamalı. Kadınlar yumurtlama döngülerinin zirvesindeyken hamileliği kolaylaştırmak için testosteron seviyelerinde keskin bir artış yaşarlar ve daha sonra âdet esnasında bu hormonlar dışarı atılırlar. Kadınların testosteron akışının en iyi şekilde nasıl sağlanacağı konusunda tartışabilirsiniz ancak cinsel tepkiyi tetiklemek için gerekli olan şey testosterondur.
Şimdi asıl soru şu: Bu kadar popüler bir mit nasıl bu kadar faydalı bir toplumsal koşullandırma olabilir? Bunun üzerine bir düşünün. Çünkü bu mit kadınları doğrudan orospu yapmadan cinselleştiriyor. Bunu ortaya çıkaracak kadar yetenekli bir erkekle tanışabilirlerse içlerinde gizlenmiş olan, kendilerine “İzin verilenden daha cinsel.” oldukları fantezisini sunarak onlara orospu damgasından kaçınma fırsatı sunuyor.
Aslında bu bir cinsel seçilim stratejisidir. Fantezi şudur ki, “Kadınlar gerçekten de doğru adamlar için koyun postu giyinmiş kurtlar gibidirler.” Bu bir dereceye kadar doğrudur. Çalışmalar, doğurganlığın zirvesindeki kadınların özellikle âdet döngülerinin çoğalma aşamasında konvansiyonel cinsel ilişkiler için agresif bir şekilde alfa erkekleri aradıklarını gösteriyor. Yine de bu toplumsal koşullandırmanın kökü “Kadınların da erkekler kadar cinsel olduğu.” varsayımında yatmaktadır ki, kadınların cinsel tepkisinin bağlı olduğu koşulluluk göz önüne alındığında durum böyle değildir.
Bencil ve penisiyle düşünen hiçbir erkek, kadınların da erkeklerle eşit derecede seksle meşgul olduğu, eşit derecede uyarıldığı veya seks konusunda eşit derecede arzulu olduğu fikrini çürütmeye istekli olmayacaktır. Çünkü hepimiz içten içe, toplumun daha açık olması ve kadın cinselliğini kabul etmesi durumunda, kadınların gizliden gizliye bizimle daha çok seks yapmak isteyecekleri fantezisini seviyoruz. Ancak Batı toplumunun çöküşünde, kadınların nasıl aşağılık ve saldırgan hâle getirildiğini de bu fantezileri kuran aynı adamlar tarafından aynı nefeste duyacaksınızdır. Bu ironik ama bu mit aracılığıyla erkeklere, “Eğer her kadının içindeki cinsel canavarı serbest bırakmanın gizli formülünü bulabilirlerse” onların da tek eşli olarak eşleşebilecekleri doyumsuz bir seksomanyak bulabileceklerine dair bir umut veriliyor. Kadınlar erkeklerle cinsel açıdan eşit olsaydı, tek eşlilikle çelişen aynı dürtülere eğilimli olurlar mıydı? Kadınların da erkekler kadar azgın olduğu bir dünya hayal edin. Ardından bir eşcinsel hamamı düşünün ve bu hayal ettiğiniz dünyaya benzer bir model olacaktır.
Kadınlar elbette bu sosyal koşullandırmayı teşvik etmeyi ve güçlendirmeyi severler çünkü bu onlara ataerkil cinsel baskı karşısında güçlenme hissi verir (Evet, siz kötü erkekler bize izin verseydiniz daha cinsel olurduk), aynı zamanda bunu zımnen kabul etmek erkekleri bu davanın beyaz şövalye sempatizanlarına dönüştürür. (Kadın hakları ve üstünlüğü davası).
Bu konudan bahsetmemin amacı kadınların cinsel olup olmadığını tartışmak değildi -tabii ki öyleler- ancak amacım kadınların (Ve onları erkek olarak tanımlayanların) herkesin inanmasını istediği “Kadınlar da erkekler kadar veya erkeklerden daha cinseldir.” düşüncesinin sahtekârlığına dikkat çekmekti. Hiçbir kadın, doğal testosteron seviyeleri 12 ila 17 katı kadar artmadıkça ve bir erkeğin biyolojik durumunda yaşamadıkça, bu konuda gerçekçi bir değerlendirme yapamaz. Görünüşte bu iddia saçma ama dediğim gibi: Kadınların da erkekler kadar “Seksüel” olduğunu düşünmek kadınlar için güçlendirici. Kendini feminen realitede tanımlayan erkeklerin hepsi bu mizahı güçlendirmekten çok mutlu çünkü bu onlara “Cinsel açıdan” bastırılmış kadınlardan birisiyle yatma umudu sunuyor.
KAPANIŞ NOTU: Bu yazıda iddia edilen şey, kadınların hiç cinsel olmadığı ya da bazı kadınların bazı erkeklerden daha fazla cinsel arzusu olmadığı değil. Fakat kadınların sağlıklı bir erkekle aynı libido ve cinsel isteğe sahip olması biyolojik olarak mümkün değildir. Öte yandan, erkeklerin çağımızda insanlık tarihindeki en düşük testosteron seviyelerine sahip olduğunu da hatırlatmak lazım ve tahmin edersiniz ki kadınların testosteron seviyeleri de artmış durumda. Bazı kadınların yüksek testosterona genetik bir yatkınlığı olabilir ama ortalama bir kadın için bu geçerli değildir.
Evet, bu yazının sonuna geldik. Okuduğunuz için teşekkürler. Lütfen beğenmeyi ve yorumlarda görüşlerinizi belirtmeyi unutmayın. Bu tercüme, Rollo Tomassi'nin “The Rational Male” adlı kitabının 10. bölümü olan “Mitoloji ve Feminen Koşullanma” kısmının bir parçasıydı. Şu an ön satışını yapıyorum, bu linkten ulaşabilirsiniz. Ayrıca aynı kitabın 9. bölümü olan “Tomassi'nin Demirden Kanunları”nın da açıklamalarıyla tercümesini yaptım, bu linke tıklayarak ona da ulaşabilirsiniz. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın!
Comments