Bildiğiniz üzere geçenlerde terapinin neden bir saçmalık olduğu, günümüz toplumunda erkeklere hizmet etmeyi neden başaramadığıyla ilgili bir bölüm yapmıştım. Bu yazım, aslında Andrew Tate’in meşhur konuşmalarından birinin bir tercümesiydi, tabii ki kendi eklemelerimle birlikte. Bu yazı sosyal medya mecralarında oldukça tepki aldı ve beni şaşırtan şey, bu tepkilerin daha çok erkeklerden gelmesiydi. Böylece terapinin günümüz erkeklerinin çoğunda bir çeşit kutsiyetinin olduğunu anladım. Bu, düşüncelerimin doğruluğunu bana bir kez daha ispatlar vasıftaydı. Şimdi gelin, yazıma gelen bazı eleştirileri inceleyelim:
Yazı güzel diye başlamış, aslında anlatılanların az çok doğru olduğunun farkında. Yoksa beğenmezdi. Tabii ki anlatılanları olduğu gibi kabul etmek istemiyor çünkü terapiye dair bir çeşit duygusal yatırımı var. Kimliğini bu kavramla bir şekilde ilişkilendirmiş. Bu arkadaş muhtemelen Psikoloji ya da PDR okuyor. Genelde onlardan şikâyet gelir zaten çünkü ekmeklerini bu işten kazanacaklar.
Stoizm'in erkeklikle ters düştüğünü düşünüp düşünmediğimi sormuş. Vallahi, bazı durumlarda düşüyor. Stoizm, duygusal kontrolü öğrenmek için iyi bir felsefe okulu fakat kimliğinizi bununla tamamen özdeşleştirmek aşırıya kaçmanızı ve kendinizi duygusuz bir robota dönüştürmenize sebep olabiliyor. Epiktetus’un Enkheiridion’una bakarsanız mesela, Epiktetus bir köledir, orada sahibi ona “Ceza vereceğim.” derken adamın ayağını kırıyor, herifse tepkisiz bir şekilde, “Sana ayağımı kıracaksın demiştim, gördün mü bak kırıldı!” diye cevap veriyor. Bunu ilk duyduğumda psikopatlık olduğunu düşünmüştüm açıkçası.
“Modern dünyanın nimetleriyle beraber peşinde getirdiği zihinsel sorunlara 'Masküleniteye ters.' diyerek reddiye çekmek saçmalığın daniskasıdır!” demiş. Benim anlamadığım bu arkadaş modern dünyanın erkekleri kadınlaştırdığını ve bunun zihinsel sorunlar oluşturduğunu kabul ediyor ama bunu masküleniteye ters olarak görmek nasıl saçmalığın daniskası oluyor? Büyük tezatlar var kafasında muhtemelen.
Terapiye gitmediğimi düşünmüş, aslında farklı terapistlerden birçok kez terapi aldım. Zaten bu yüzden saçmalık olduğunu ve tek işe yaradığı şeyin erkekleri feminen olmaya şartlamak olduğunu biliyorum.
“Şahsen hayatımı maskülenlik adı etrafında sarıp sarmalamaya çalışan birisi değilim. Bu, böyle olanların sorunu...”
Birader o zaman senin bir KH grubunda işin ne? Arkadaş buraya yanlışlıkla gelmiş anlaşılan. “Hayatımı erkek olmak için çabalayan birisi değilim.” demeye çalışıyorsun. Sen yarın öbür gün terapist olsan zaten erkeklerin sorunlarına yardımcı olamazsın, senin için erkekliğin bir değeri yok çünkü.
Arkadaşa kısaca cevap verdikten sonra “Saygı duyarım.” deyip konuyu kapatmış. Şimdi diğer eleştiriye geçeceğiz, bu eleman öncekine kıyasla biraz daha öfkeli ve atarlı bir cevap vermiş. Gelin bakalım:
Okuma zahmetine bile girmedim, sende işe yaramaması demek saçmalık anlamına gelmez kendini ve çevreni avutmaya devam et hocam.
Şimdi katılmamanı anlarım ama okuma zahmetine bile girmeden bu kadar sert bir muhalefet göstermen, bağlı olduğun inançlarının sorgulanmasına bile tahammül edemeyecek kör bir imana sahip olduğunu kanıtlıyor. Zira bütün benliğini ve kimliğini bu mefhumla özdeşleştirmeseydin önce yazdıklarımı okur sonra adam gibi mantık çerçevesinde benimle münakaşa ederdin.
“Uzun lafın kısası, asla terapiye falan da gitmeyin ve olur da anneniz babanız böyle bir aptallığa düşer de sizi terapiye gönderir, siz de şans eseri bu yazıya denk gelirseniz ne yapıp edin bu saçmalıktan kurtulun. Spora başlayın, iş kurun, para kazanın, manita yapın. Hayatınızın kaybettiğiniz kontrolünü elinize geri alın.”
Yazımı alıntılamış.
Şu tırnak içine aldığım senin son cümlen sen komedyen falan mısın saçmalık dediğin yetmemiş bide millete aptal diyorsun sen kimsin? Senin vasfın nedir? Spora başlayın bilmem ne falan ulan sen hiç majör depresyon sosyal anksiyete yaşadın mı ki bunları söylüyorsun? senin muhabbetin zengin olup asgari ücretliye nasıl geçinemiyorsun gibi demek. Asıl aptal senin şu saçma sapan boş yazını okuyup sana destek verenlerdir. Bu toplulukta akıllı birine rastlamak çok güç en sonunda çıkacağım.”
Bu benim ortaya attığım bir görüş değil, aslına bakarsan bir süredir ortada olan bir eleştiri. Modern Psikoloji, erkekleri ruhsal olarak anlamak ve yol göstermekte yarı yolda bıraktı. Bunu ünlü Psikolog Jordan Peterson bile söyler, hatta adamın bu şekilde antifeminist söylemleri sebebiyle lisansını bile elinden aldılar. Modern Psikoloji, tamamen “Woke”politikasının elinde oyuncak olmuş durumda ve bu son 60 yıldır devam ediyor. Hoş, gerçi bunu ilk yazımda da anlatmıştım ama arkadaş ya götüyle dinlemiş ya da işine gelmediği için yok saymayı tercih etmiş.
Huberman, testosteronun (Erkeklik hormonu) efor göstermeyi iyi hissettirdiğini söyler. Depresyondaki bir erkeğe verilebilecek en iyi tavsiye harekete geçmesi, bir şeyler için efor sarf etmesidir. Bu kelimenin tam anlamıyla nörolojik olarak ispatlanmış durumda. Ama sorun bu değil, sorun psikoloji kültünün, depresyonun havadan kapılan bir hastalık olduğuna inanmaya dair takıntılı ihtiyaçları. Bu şahsi mesuliyet ve hesap verilebilirlikten kaçmanın bir yolu. Böylelikle erkeğin olgunsuzluk gösterdiği her alan için depresyon bir bahane oluyor ve erkek bu şekilde kendisini daha az kötü hissediyor. “Umm, evet boktan bir hayatım var ama bunun sebebi ben değilim, depresyonda olduğum için böyle…”
Bu iddiaya da şöyle eleştiriler gelir genellikle: “Tamam da bu insanlar isteseler de yapamıyorlar. Depresyonları harekete geçmelerini engelliyor.” Hayır böyle bir şey yok, sadece yapmak istemiyorlar. Depresyon bahane. Eğer ayağa kalkıp iki adım atabiliyorsa bir insan, dışarı çıkıp 5 dakika yürüyedebilir, eğer yürüyüşe çıkabiliyorsa iki üç tekrar şınav da çekebilir. Bu bir irade meselesidir. İrade kazanmak her zaman kendinizi zorlamanızla mümkün olur. Joe Rogan'ın şu videosu aslında bu iddiaya çok güzel bir cevap:
Sonra şöyle söyledi:
Yazımı okuyup haklı olduğum yerler olduğunu kabul etmek zorunda kaldığına göre arkadaşımızın beyin hücreleri hâlâ sağlıklı çalışıyor, rasyonel ve eleştirel düşünebilme kabiliyetine sahip ama işte sahte dini, psikolojiye olan kör imanı, ona “Tamamen haksızsın diyemem”den ötesini söylemesine izin vermiyor. Demek ki hâlâ kurtarılma şansı var. Merak etme Joe, seni de kurtaracağız bir gün inşallah.
“Haddini bil!” Ne kadar dindar bir cevap değil mi? Sanki “Allah yok, din yalan!” diyoruz. Bu adamın beyninde terapiyi sorgulamak, Allah’ı sorgulamakla aynı anlamı taşıyor. Psikoloji’nin bilimselliği şaibelidir. Hatta birçok bilim adamı tarafından sahte bilim olarak kabul edilir. Bunların en başında mesela, bakınız Celal Şengör gelir:
Psikolojinin sahte bilim olarak sahip olduğu bu kötü şöhretin sebebi, onun bilimsel metodun temellerinden birisi olan ölçülebilirliğe uygun olmaması. İnsan duygularını nasıl ölçeceksiniz? Babası ayyaş olan iki kardeşi ele aldığımızda, bu kardeşlerin birisi babası ayyaş olduğu için kendisi de ayyaş olabilirken diğer kardeş de babası sarhoş olduğu için onun gibi olmama arzusuyla ağzına içki sürmemiş olabilir. Aynı sebep tamamen farklı neticelere yol açabiliyor. Test edilebilir ve ölçülebilir değil.
Psikolojide kesinlik bulunmaz. Bir araştırma çıkar “Evlilik depresyona sebep oluyor.” der, başka bir araştırma çıkar “Bekârlık depresyona sebep oluyor.” der. Zira bazı insanlar için bekârlık, bazı insanlar için evlilik sebep oluyordur depresyona, neticede her insan farklıdır. Fakat Psikoloji farklı karakterdeki insanlara bakarak bir genelleme yapmaya çalışır. Aynı burçlar gibi. Diğer bilimlerde birbirinin tersi iki önermeden ya biri yanlış öbürü doğrudur ya da ikisi de yanlıştır. Fakat Psikolojide görüldüğü gibi her ne derseniz deyin hipoteziniz bazı insanlar için doğrudur, bazı insanlar için yanlıştır. Aynı burç ve falda olduğu gibi.
Psikolojinin bir bilim alanı olarak geçerliliğini tartışan makaleler dahi var. Eğer isterseniz onlarcasını bulabilirsiniz. Mesela bunlardan bir kaç tanesini meraklısına incelemesi için linklerini bırakıyorum:
H. Kırklaroğlu. (2018). Bilim Tarihi Açisindan Psikoloji Ve Bilimselliği Üzerine Tartişma. Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, sf: 194-210. | Arşiv Bağlantısı
McCall, Robert B. “Challenges to a Science of Developmental Psychology.” Child Development, vol. 48, no. 2, 1977, pp. 333–44. JSTOR, https://doi.org/10.2307/1128626. Accessed 1 Nov. 2023. | Arşiv Bağlantısı
Scott O. Lilienfeld, Can psychology become a science?, Personality and Individual Differences, Volume 49, Issue 4, 2010, Pages 281-288, ISSN 0191-8869, | Arşiv Bağlantısı
Sadece 5 dakikalık bir araştırmayla bulabildiklerim bunlar. Eminim biraz uğraşsanız siz çok daha fazlasını bulabilirsiniz. APA'nın (American Psychological Association) alenen maskülenitenin toksik olduğunu ilan ettiği makalesinin linkine de buradan ulaşabilirsiniz, citingini bulamadım.
Bütün bunlar mensubu olduğunuz bu “Yakın Çağ” dinini en azından birazcık sorgulayabilme cesaretini gösterebilmeniz için yeterlidir diye umuyorum.
Aslında benim bir konsept olarak terapiyle bir sorunum yok, gider bazen ara sıra birisine bir konuda soru sorar, akıl alırsın bana göre bu bir tür terapidir zaten. Bazen herkes kendisinden büyük, görmüş geçirmiş bir insana danışmaya ihtiyaç duyabilir ama bu üniversitelerin terapist diye başımıza koydukları insanlar, tamamen başka bir ajandaya hizmet ediyorlar. Bugüne kadar bir Psikoloji mezunu ya da öğrencisi kişiyle bu konuyla ilgili yaptığım her konuşma, onlar tarafından baştan savılmayla neticelendi. Okulda öğrendikleri şeylere dogma seviyesinde inanmışlar, resmen iman etmişler. “Bak ama bu neden böyle?” diye bir soru soruyorum, ya hiç kale almayıp cevap vermeyi reddediyorlar ya da ağızlarını bir açıyorlar ki cevap vermeseler daha iyi dedirtecek mantık hatalarını sıralayıp duruyorlar fakat bir türlü sunduğum argümanlara muhalif argüman niteliğinde bir cevap veremiyorlar. O kadar kötüler ki onların yerinde ben olsam sahte inançlarını onlardan daha iyi müdafaa ederim.
Bir sonraki yorum oldukça şaşırdığım bir isim olan Ozan Usta’dan geldi. Bu münakaşalar onun Discord sunucusunda gerçekleşiyordu. Ne demiş gelin bakalım:
Terapinin neden bilimsel olmadığını yukarıda yeterince tartıştığımızı düşünüyorum. Ki bilimsel değil diye işlevsiz olacak diye bir şey de yok ama insanlar bilimsel olması gerektiğine takmışlar sürekli bunu tekrar edip duruyorlar. Benim sorgulamanızı istediğim şey, modern dünyada terapinin bir erkek olarak sizi ve doğanızı anlamadığı. Belki ileride bunları başarabilen erkek psikologlar da çıkar, o zaman onları da konuşuruz. Gerçi Psikoloji “SJW” ve “Woke” tayfanın eline bu kadar düşmüşken bunun yakın zamanda olacağını hiç zannetmiyorum.
İçinizde yaşadığınız bazı şeyleri hayatın her anında tek başınıza çözemeyebilirsiniz. Sorunun kaynağını o an içerisinde bulunduğunuz durumda kendi kendinize belirleyemeyebilirsiniz.
Doğru ama bu sizi kadınsılığa şartlayabilmek için eğitim almış bir psikologdan terapi almanız gerektiği manasına gelmez. Bazen çözemediğiniz, içinden çıkamadığınız sorunlarınızın olması normaldir. Yazının içinde buna uygun bir cevap vermiştim aslında, bir daha paylaşayım:
“Başınıza kötü bir şey geldiğinde, bunu olabildiğince içselleştirip belki bir yakınınızla bu konu hakkında konuşmanızda ama genel olarak sadece çenenizi kapatıp hayatınıza devam etmenizde yanlış hiçbir şey yoktur. Bir erkek adam olarak sorunlarınızla genellikle tek başınıza mücadele edebilmeyi öğrenmelisiniz çünkü hayat sizi bunu öğrenmek zorunda bırakacak. Sorunlarınız hakkında konuşup durmak bir süre sonra sorunlarınızın ait oldukları yere, yani geçmişin mezarlığına asla gömülememesine ve sürekli güncel bir problem olarak hayatınızı kısıtlamaya devam etmesine sebep olur. BAZI ŞEYLERİ AŞMAYI ÖĞRENMEK ZORUNDASINIZ.”
Bazı iyi alışkanlıklar tabii ki sizin iyi hissetmenizi sağlayacaktır (spor gibi) ancak iş kur para kazan manita yap gibi tavsiyeler özellikle yetişkin bir insan için çok yüzeysel kalır.
“İş kur, para kazan, manita yap!” tavsiyeleri aslında doğrudan bir çözüm değiller tabii ki ama dolaylı olarak depresyondan kurtulmanıza yardımcı olabiliyorlar. Neden? Çünkü kendinizi bunlarla ve başka şeylerle meşgul ettiğinizde aklınızı ve odağınızı size acı veren şeylerden uzaklaştırıyorsunuz. Terapiyse tam tersini yapıyor, bu şeylere odaklanmanızı ve üzerine derin düşünerek daha da acı çekmenizi sağlıyor.
Ergenlik çağındaki birçok insan içerisinde bulunduğu problemlerden belki sadece büyüyerek ve olgunlaşarak kurtulabilir. İyi alışkanlıklar kazanarak da kurtulabilir ancak bu her insanın aynı koşullara sahip olduğunu göstermez. Ve söylediğiniz tek bir cümle (özellikle internet ortamında) karşıdaki insan tarafından çok ciddiye alınabilir.
Her insan ve her erkek tabii ki aynı şartlarda değildir. Güçlü olan ve güçsüz olan erkekler vardır ama bir gerçek varsa, o da her erkeğin bir güçlenme potansiyelinin olduğudur. Bu potansiyel oturup duygularınızdan ve nasıl hissettiğinizden konuşarak açığa çıkarılmaz. Harekete geçerek açığa çıkarılır. Aksiyon erkekliğin altın kuralıdır, aksiyon her zaman kazanır. Bazı erkeklerin içindeki bu maskülenite ateşinin uyandırılabilmesi için biraz itilmeleri ve gerekirse bilinçli olarak kırılmaları gerekiyor. Bizim Türkiye Manosferi’nin mensupları olarak hedefimiz de bu olmalı zaten. “Bazı erkekler kırılıp üzülecekler.” diye gerçeği sulandıramayız ve ballandıramayız. Zaten bu erkekler, bütün dünya onlara bir kız çocuğuymuş gibi davrandıkları için bu hâldeler.
Bunun sonucunda aslında çok da bilgili olmadığınız bir konuda karşınızdaki insana zarar verme ihtimali oluşturursunuz.
Bunun bilgili olmakla alakalı olmadığını da yukarıda yeterince açıkladık bence. Bu konuda antitezler ve karşıt makaleler yazan bilim adamları da mı yeterince bilgili değiller? Aksine insan, bilim adamı sıfatındaki insanlar bile buna itiraz ediyorsa demek ki bir bildikleri olabilir diye düşünmeli hâlbuki.
Ozan Usta aslında iyi bir KH içerik üreticisi, birkaç videosunu izledim. Anlatış biçimi ve üslubunu beğenmiştim. Böyle bir yorumda bulunmasına şaşırdım açıkçası. Bence genel olarak Türkiye Manosferi için faydalı birisi ama bu konuda yanılıyor.
Üniversitelerin Psikoloji bölümleri, feminizmin ve kadın merkezli sosyal düzenin koşullandırmalarının en çok yapıldığı yerler. Bu gibi yerlerde geleceğin psikologlarını kadın üstünlükçü olup erkekleri aşağılayacak bir şekilde yetiştirip programlıyorlar. Bunu örnek olarak Oğuz hoca yani Dr. RedPill, Psikoloji bölümü okuyan bir gencin hocasıyla tecrübelerini aktardığı bir videoda açıklıyor:
Ayrıca benim de takipçilerimden Psikoloji okuyan birisinin şu yorumlarına bakın:
Bu konuda aslında kitap bile yazılır ama şimdilik
bu kadar açıklama durumu özetliyor olsa gerek. Terapi maalesef bu ahval ve şerait içerisinde erkeğin kaçınması gereken bir şey. Fakat bir istisna olarak eğer Kırmızı Hap'ı takip eden ERKEK psikologlar bulabilirseniz işte o zaman bunu kaçırmayın. Bu konuda ben şahsen tek bir istisna biliyorum, Mahmut ağabeyin biraderlerinden birisi olan Nevzat Saraycıklı'ya bakabilirsiniz. Onu öneririm. YouTube kanalına buradan ulaşabilirsiniz.
Comments