top of page

BEAST MODE

Geçenlerde Mahmut ağabeyin bir tweetini eleştirdim. Tweette Mahmut ağabey şöyle diyor: “Yerli yabancı Andrew Tate’lere kapılıp kendini geliştirme robutuna dönen gençler yalnızlıktan kıvranırken yüz binlerce genç pek ahım şahım bir varlığı olmadan hayatlarını yaşayıp aile kuracaklar.”


Bu tweeti Lucifer Michaelson’ı eleştirdiğim “Kişisel Gelişim Bir Porno mu?” başlıklı bölümümde eleştirmiştim. Birisi bu eleştirilerime şöyle cevap vermiş:

“Öncelikle bana, Mahmut ağabeye sallayarak etkileşim kasmaya çalışıyormuşsun gibi geldi. Mahmut ağabeyin 'Kendini geliştirme robotu.' tabiri gayet yerinde. Sen kendini sürekli geliştirmeye odaklayıp sosyal ilişkilerini düzeltmezsen (Mesela 30 yaşına geldiğinde uzun ilişkinin olmaması gibi) sosyal olarak ÖZÜRLÜ olursun. İkisini dengede götürmen gerektiğinden bahsediyor Mahmut ağabey. Andrew Tate’i en çok ben takip ederim ancak kişisel gelişim adı altında özürlü bir nesil yetişiyor. Mahmut ağabey gayet doğru söylemiş ki kadınlarla tanışma korkusu ve asosyallik, kendini 'Kendini geliştirme.' yalanına bırakmış. Doyurucu bir hayat yaşamak için günde 15 saat çalışmana gerek yok. Çok çalışmak disiplinli, azimli ve sabırlı bir şekilde hedeflerine doğru ilerlemektir. Herkes YKS'ye hazırlanırken sosyalliği boş veriyor mesela. Çalışmakla sosyalliği beraber götüren insanların daha başarılı oldukları da bir gerçek. Hayat tamamen 'Dengeler' üzerine kuruludur.”


Şimdi bu arkadaş sanırım eleştiriyle sallamanın arasındaki farkı bilmiyor gibi geldi bana. Birisinin bir fikrine katılmazsın eleştirirsin, neden katılmadığını söylersin. Sallamak o kişiye hakaret etmekle olur. Mahmut ağabeye sallamam kendisine çok saygı duyarım, zira zaten kendi de beni takip ediyor. Ben bir Kırmızı Hap içerik üreticisiyim. Diğer üreticilerin fikirlerini yorumlayarak ve yeri geldiğinde eleştirerek kendi düşüncelerimi katmak işimin bir parçası.


Arkadaşlar, normalde Mahmut ağabeye ben de katılıyorum, evet her şeyde dengeli olmak en iyisidir. Ama artık içinde yaşadığımız çağda işle sosyallik arasındaki dengeyi kurmak bir lüks hâline geldi. Hiperenflasyon almış başını gidiyor, yakında en basit zevklerinizi gerçekleştirmek bile bir lükse dönüşecek hatta çoğu genç erkek için çoktan böyle oldu bile… Zor hayat şartları altında yaşıyoruz, iş sahibi olmanın oldukça zorlaştığı bir zamanda. Eğer hayatınızın iplerini henüz elinize almayı başaramadıysanız üzgünüm ama karı kız tavlamakla vakit kaybederek geleceğinizde  yaşayabileceğiniz değerli anlardan çalıyorsunuz. Kusura bakmayın da daha kirasını bile ödeyemeyen, arkadaş ortamında sigara otlanan ve makarnayla yaşayan adamlar bir zahmet karı kız peşinde koşacaklarına robot olsunlar. Bu onlar için daha iyi bir seçenek olur.


Öte yandan şunu da belirtmek istiyorum, şimdiki neslin büyük bir kısmı, önceki neslin asla tecrübe etmek zorunda kalmadığı türden bir hiperenflasyonla karşı karşıya. Dediğim gibi sosyal hayat, hele ki karılı kızlı ortamlar büyük bir lüks hâline geldi. Çoğunluğumuzun bu lüksü karşılayacak durumu yok. Bu yüzden geleceğimizi kurtarmak için şimdiki zamanı feda etmek zorundayız. Disiplin, geleceğinde daha iyisine ulaşabilmek için bugün istediğin şeylerden fedakârlık etmek demektir. Şimdiki hayatını gelecekteki hayatın için feda etmezsen gelecekte en iyi ihtimalle ortalama bir hayatın olur. Ortalama bir hayatı kabul etmemek yanlış değil. Hatta kendinize ve sevdiklerinize yapabileceğiniz en iyi şey budur.


YKS için günde 15 saat çalışan çocukla sosyal hayatını bu uğurda feda ettiği için dalga geçebilirsiniz. Evet, belki de bu çocuk ileride düzeltmesi gereken sosyal sorunlarla karşılaşacak olabilir. Ama bunun karşılığında o adam en iyi üniversitelerde en kaliteli eğitimi alıp en iyi istihdam vadeden alanlardan mezun olarak geleceğini kurtarıyor. Bu adam bunu başardıktan sonra isterse gider Mahmut ağabeye maaş bağlar, terapisti olarak iyileştirir kendini. Sizse sosyal hayatım olsun diye çalışmanız ve kendinize odaklanmanız gereken zamandan çalıp karı kız peşinde koşarak kendinizi ortalama bir hayata mahkûm edersiniz. Netice olarak kişisel gelişim robotu diye dalga geçtiğiniz adamlar sizden daha iyi hayatlar yaşarlar. Artan enflasyonla sıradan meslekleriniz bir kira ödeyemeyecek kadar değersiz hâle gelir. Hizmetliyle aynı maaşı aldıktan sonra evli barklı çocuklu olsanız ne yazar? Eğer karınız ve çocuklarınızın olmasının sizi mutlu edeceğini sanıyorsanız şöyle bir gecekondu mahallelerinde dolaşın, orada sefalet içinde yaşayan aileleri görün. Ne alaka diyeceksiniz ama ülkenin gidişatına bakarsanız eğer bunun için bir şey yapmazsanız sizin durumunuz da onlardan farklı olmayacak. Hatta onların çoğunun babadan kalma arsası var, sizde o da olmaz. Am bir yere kaçmıyor arkadaşlar. Önce kendinizi kurtarın. Ailesinin evi arabası olanlar için hava hoş tabii, ben bizim gibi başına talih kuşu konmamış ve hayatta kendinden başka hiç kimsesi olmayan arkadaşlar için konuşuyorum.


Bu devirde genç bir erkek olmak gerçekten çok zor Arkadaşlar. Bunu şikâyet etmek için söylemiyorum ama gerçeği de idrak etmemiz lazım. Eski nesil rahat yaşadı, bir maaşla ev geçindirdiler, arsa ve araba aldılar çocuk okuttular. Şimdi bu adamlar gelmiş bize “Kişisel gelişimle kafayı bozmayın.” diyorlar. Sözüm Mahmut ağabeyden dışarı ama neden genç erkekler Andrew Tate, Lucifer Michaelson, Batu Z gibi adamları neden bu kadar çok izliyorlar sizce? Çünkü herkes içten içe bu adamların hayatlarına imreniyor. Kendileri için istiyorlar, ama bunun için gerekli fedakârlıkları gösteremeyecek kadar da tembeller. Bu yüzden ekran başında onların hayatlarına imrenerek başarı pornosu izliyorlar. Onların yaşadıkları hayatları istemek ve bunun için çalışmakta yanlış bir şey yok Arkadaşlar. Kadınlar kaçmıyorlar ama geleceğiniz kaçıyor.


Şimdi, gençlerin bu çağda yaşadıkları sorunları daha iyi anlayabilmek için bana danışan bir arkadaşımızın sorusunu okuyalım:

“24 yaşındayım. 15 yıl önce babamı kaybettim. Kendisi annemi teyzemle aldattı ve teyzemin kocası babamı öldürdü. Ben, annem ve 3 kardeşim öyle yalnız başımıza kaldık. Ocağımız battı. Babamın babası olan dedem bizi yanına aldı. 15 yıldır onunla yaşıyoruz. Kendisi şu an 87 yaşında. Bütün sülale bize cephe aldı. İnsanlar babam öldükten sonra bizi kendi kanlarından görmediler, bize acıyarak baktılar. Arkamda annem ve 3 kardeşimin olması bana çok ağır yük geldi, bu yükü taşımakta çok zorlandım. Otoriteyi ele aldım lakin içten içe dökülüyorum. Çevreden ve dedemden psikolojik şiddeti çok gördük. Son birkaç yıldır herkese rest çektim, geleni ezdim lakin artık kendimi tükenmiş hissediyorum. Çok yoruldum anneme ve kardeşlerime kol kanat germekten. Kendimi yemeğe verdim, 3 yıl içinde 30 kilo aldım. Yeme bozukluğu oluştu. Sürekli stres ve endişe hâlindeyim. Bu kadar yoğun stres ve endişe gerektirecek bir durum olmamasına rağmen böyle hissediyorum. Antidepresan kullanmak istemiyorum.

Bunları sana niye anlattım? Bana bir çıkış yolu göster diye. Tavsiye ver diye. Hem de içimi dökmek istedim. Çünkü daha önce tweetlerini çok kez okudum, fikirlerine saygı duyuyorum. Bana bir şeyler söylemeni istiyorum. Hakikaten bir şeyler duymaya ihtiyacım var. Okuldan mezun olmak üzereyim. Kendimi stresten ne çalışmaya ne de kendimi geliştirebilmeye verebildim.

Bazen aklıma intihar geliyor lakin ben annemi de, kardeşlerimi de çakalların sofrasına bırakmak istemiyorum. Okuduysan şimdiden teşekkür ederim. Yaşadığım zorluklardan ne şikâyet eden ne de dile getiren bir adamım lakin artık doldum, dönüşünü bekliyorum.”


Sizin de fark ettiğiniz üzere bu arkadaşın sosyal hayatını geliştirmeyi aşan bir derdi var. O dert de işin özünde şu aslında: İstihdam! Ortalama hayat standartlarında yaşayabilmek için toksikliklerine rağmen akrabalıklarına tamah etmek zorunda olan o kadar çok insan var ki. Peki şimdi size soruyorum, bu arkadaş dedesinin evinde yaşamak zorunda olmasaydı ve ailesine bakabilecek kadar iş sahibi olsaydı sizce bu kadar çok duygusal ve psikolojik sıkıntısı olur muydu? Cevap hayır. Bu adamın kız arkadaşı da yoktur muhtemelen. Ama böyleyse bile sorun adamın kız arkadaşının olmaması değil, hayat standartlarının kötü olması. Peki şimdi bu adam sosyal hayatını geliştirip bir kız arkadaş elde etseydi iç dünyasındaki bu sorunları çözülecek miydi? Tabii ki hayır.


Birçoğunuz tatmin edici olmaktan uzak hayatlar yaşıyorsunuz ve depresyonda olmanızın sebebi bu. Sizin hayatınızı yaşayan herkes depresyonda olurdu. Çoğunuzun hayatı bu arkadaşınkinden farklı değil, belki bu arkadaşın hayatı normalden bir tık daha dramatik ama konsept olarak çoğunuzla aynı. Depresif hayatlar, çaresizlik hissi ve intihar düşünceleri döngüsü. Bu durumdan kurtulabilmenizin tek yolu var, o da kişisel gelişimi bir takıntı hâline getirmek. Takıntı kelimesini duymak hoşunuza gitmemiş olabilir ama herhangi bir konuda başarılı olan adamlara baktığınızda o adamların başarılı oldukları konuyla ilgili biraz da olsa takıntıları olduğunu görürsünüz. Eğer içinde yaşadığınız hayat standartlarından kurtulmak istiyorsanız kendinizi bütün aklınız ve benliğinizle buna adamanız ve bu işe bütün ruhunuzu dökmeniz lazım.


Ortalama bir hayatı içinizde kabullendiğiniz için de böylesiniz. Çaresizliğin kabullenişi sizi daha da depresif yapıyor. Şimdi size benzer bir çaresizlikteyken zihinsel olarak bu işin içinden çıkmamı sağlayan yaptığım bir şeyden bahsedeceğim, ben buna “Beast mode” diyorum.


O zamanlar Instagram'da takip ettiğim Jeremiah adında bir adam vardı. Bu adam gece 03.00'te sokağa idman yapmaya çıkarak kendisini kaydedip ünlü eden birisi. Bunu da bir felsefeye döktü, 03.00 A.M. diyor buna. Ben uzun bir süre bu adamı takip ettim ve o zamanlar içimden de geçiriyorum, “Deli bir herif bu, ben bunları hayatta yapmam.” Sonra gerek finansal gerek de ruhsal olarak çok zorlu bir dönemden geçtim. Adeta kafayı yiyecek duruma geldim. Bir gece yine uyku tutmamış Instagram'da geziniyorum, bu adamın bir videosunu gördüm. Videoda “Seni tutan ne?” yazıyordu. O an ani bir ilham duygusuyla hızlıca hazırlanıp dışarıya çıktım ve o gece saat 03.00’te 3 kilometre koştum. O kadar iyi hissettirmişti ki anlatmaya çalışsam kelimeler kifayetsiz kalır. Bunu iki ay boyunca aralıksız yaptım, üzerine farklı idmanlar da ekleyerek. Bana çok yardımcı olmuştu. Şimdi kendisini geliştirmeye kafayı takmış, insanlara kişisel gelişim robotu diyen elemanlar muhtemelen bütün bu yaptıklarımın salakça olduğunu düşünecekler, neticede neden gece 03.00 yani bunu yapacak başka saat mi yok? Bunun üzerine ben de çok düşündüm ve vardığım sonuç şu:

Gece 03.00 çünkü o saatte herkes uyuyor. Gece 03.00 çünkü bu kimsenin yapmaya cesaret edemeyip disiplin gösteremeyeceği bir şey. Olay da biraz bununla alakalı aslında, disiplinle. O an gece 03.00'te deli gibi dışarıda koşturmamın hayatımdaki sorunları çözmeyeceğini ben de biliyordum. Ama hayatımda o kadar çaresiz bir durumdaydım ki, en azından bunu yapabilirdim. En azından kimsenin yapamadığı bir şeyi yapabilirdim, gece 03.00'te dışarıya çıkıp koşabilirdim. Bu taktiğin işe yarama sebebi şuydu, hayatımda olan bitenlerle ilgili aşırı çaresiz hissettiğim için elimden hiçbir şeyin gelmediği duygusu beni içten içe yiyip bitiriyordu. Ama o an yapılması zor ve hatta delice gibi görünen bir şeyi iki ay boyunca yapabilme disiplinini göstermek, bana hayatımda hâlâ kontrol edebileceğim bir şeyler olduğunu göstermişti. Bu sayede sakinleşip kontrol edemeyeceğim şeylerle ilgili endişelenmektense yapabileceğim şeylere odaklanabilmiştim. O yüzden burada sorusunu incelediğimiz arkadaşa ve benzer durumda olan arkadaşlara da bu yaptığımı yapmalarını tavsiye ederim.



 
 
 

Comments


bottom of page