25 yaşında ve erken evlenmiş bir KH yazarı olarak kendimden büyük bir kadınla evli olduğum aslında sakladığım bir şey değil ama bu duyulduğunda çok eleştiri alıyorum. Bu eleştirileri de tabii gayet doğal karşılıyorum çünkü dışarıdan bakıldığında tüm anlattıklarımla çelişiyormuş gibi görünüyorum.
Gerçek şu ki, aslında evliliğe tam olarak hazır değildim. Evlenmeden önce cinsel ilişki kısıtım da yoktu. Müstakbel karımı yeterince eleme sürecinden de geçirmemiştim. Finansal yeterliliğim de yoktu ama yine de bütün bu risklere rağmen evlenmeyi seçtim, şu an evliliğim bir seneyi yeni doldurdu ve fena gitmiyor.
Peki insanlara erken evlenmemelerini ve kendilerinden büyük kadınlarla evlenmemelerini tavsiye ederken ben neden aksini yaptım? Sebebi karıma sırılsıklam âşık olmam, onun ruh eşim olduğuna inanmam ve birlikte bir yastıkta kocamaya sabırsız olmam değildi. Onunla evlenmeseydim ve kendime yatırım yapmayı seçseydim büyük ihtimalle ondan çok daha iyi bir kadın bulabileceğimi de biliyordum ama yine de evlendim. Neden? Çünkü o an evlenmek benim en iyi çıkarlarıma hizmet ediyordu.
Fakir bir aileden geldim, önemsiz bir üniversitenin önemsiz bir bölümünden mezunum. Gelecek bana iyi şeyler vadetmiyordu fakat bir gün karşıma bir fırsat çıktı, ben de bu fırsatı değerlendirdim. Şimdiyse bana âşık olan bir kadınla evliyim ve artık Brezilya vatandaşıyım. Ailem beni destekleyecek güçte olsaydı Tıp, Hukuk, Mühendislik vb. bir bölüm okusaydım önümde parlak bir gelecek, en azından onun ihtimali olsaydı muhtemelen evlenmek gibi riskli bir kararı asla almazdım fakat hepimiz aynı şansla dünyaya gelmiyoruz.
Bütün bunların ötesinde benim bu yaşta ve bu konumda evlenişimin en büyük sebebi: Kırmızı Hap Farkındalığı. Fişe takılı bir mavi haplı için evlilik, feminizmin sosyal düzeninin onu koşullandırdığı, pembe panjurlu bir evde Amerikan hayalini yaşamanın romantik bir fantezisiyken ben neye bulaştığımın farkındalığıyla ve seçimimin neticelerini üstlenerek bu kararı verdim. Normal bir AFC (Ortalama Umutsuz Salak) için evlilik, aşkın kutsiyetiyle dolu, ulvi bir melek olan karısının, onu tüm zayıflık ve acizliklerine rağmen o olduğu için sevdiği gerçek dışı bir fanteziyken ben, karımın hipergamik ve performansa dayalı bir sevgisi olduğunu bilerek evlendim. Bir AFC, karısının evlilik günü, “Hastalıkta ve sağlıkta, iyi günde ve kötü günde” yanında olacağına dair ettiği yemine en az kendisi kadar sadık kalacağına yürekten iman etmişken ben, zayıf düştüğümde terk edilebileceğimi (Burası çok önemli, edileceğimi değil, edilebileceğimi) bile bile evlendim.
Beni örnek alarak benim yaptığımı yapmanızı asla önermiyorum, ben hayatımla kumar oynadım çünkü yapabileceğim başka bir şey yoktu. Fakat önünüzde zamanınızı, enerjinizi ve kaynaklarınızı harcamaya değer bir geleceğin ihtimali varsa her zaman buna yatırım yapmayı seçin. Evlenmeden önce, evliliğe hazır olmanız sizin için her zaman daha iyidir. Sizi seven kız bu iddiasında ciddiyse sizi bekleyebilir. Beklemiyorsa da onun amacı başkadır. Bunun açığa çıkması da sizin işinize gelir.
Benim için evlilik, bilinmez bir macera olan hayatımın sadece bir durağıydı. Hayatımın gelecekte hangi doğrultuda olacağını bilmiyorum. Belki boşanacağım, belki aldatılacağım, bunun gibi farklı iyilik ve kötülük derecelerinde bir sürü ihtimal var ama bütün bunların gerektirdiği duygusal güce sahip olmak zorunda oluşumu ve bu zorunluluğun bende meydana getirdiği stresi seviyorum. Karım iyi bir kadın, şu zamana kadar da iyi bir eş olduğunu genellikle kanıtladı fakat ben evli olmama rağmen ilişki odaklı değilim, evliliğimden daha önemli önceliklerim var ve en kötü ihtimallere dahi en azından duygusal olarak hazırım ve evliliğime dair bu duruşum da ilişkimin şu zamana kadar sağlıklı oluşunun en büyük sebeplerinden birisi.
Size geçenlerde karımla yaşadığımız bir olayı anlatarak size ne anlatmaya çalıştığımı şahsi hayatımdan bir örnekle göstermeme izin verin:
Şu an Brezilya’nın Tocantins diye bir eyaletinin başkenti Palmas’ta yaşıyoruz. Buraya taşınalı sanırım henüz 6 ay kadar oldu. Kurulu düzeni bırakıp yeni bir ülkeye taşınarak orada bir istihdam elde etmeye çalışmak gerçekten zor bir şey ve erkeğin maskülenitesine de bir miktar zarar veren bir olay.
İlk geldiğimizde tabii dil bilmediğimden iş bulmak meşakkatli bir süreçti, şu an özel İngilizce dersleri veriyorum. Karımsa benden daha şanslıydı, Türkiye’deki Brezilya menşeli bir Turizm şirketi tarafından işe alındı. Uzaktan çalışıyor ve benden daha çok kazanıyor. Evliliğin sağlığı ve kadının hipergamisi için gıcık bir durum.
Bütün bunlar "Evliliğiniz yok olacak ve karınız ilk bulduğu sikin üzerine atlayacak!" demek değil ama erkeğin duygusal gücünü, çerçevesini ve evdeki otoritesini korumak için ekstra özenli olmasını gerektiren bir durum. Bütün bu aksiliklerden kaynaklanan istemsiz ve doğal gerginliğe karşı dirençli ve gerçekleşmesi muhtemel shit testlere karşı da hazırlıklı olmalısınız. Elbette benimkinden de beklediğim gibi shit testler gelmeye başladı.
Nihayet durumumuz biraz düzeldi ve daha iyi bir eve taşınacağız, çıkmadan önce evi boyamamız lazım. Özellikle de duvarları deldiğimiz yerleri. Karım o günün sabahında, duvar için uygun boya bulmamız için ona eşlik etmemi istedi. Kabul ettim, atladık bisikletlere ve çıktık yola. (Evet arabamız yok, hâlâ bisikletle takılıyoruz…) Palmas sıcak bir yer, gölgeden gölgeden boyacıya gidiyoruz.
Sindirim sistemimi düzenlemeye çalışıyorum, o yüzden sabahları genellikle oruç tutuyorum ya da çok az yiyorum. Öğleye kadar kendimi aç bırakıyorum. Bunun üzerine bir de sıcaktan olsa gerek biraz mayışmışım. Mekâna vardığımızda ve bisikletleri yanlış bir şekilde kilitlemeye çalıştığımı fark ettiğinde biraz mızmızlanmaya başladı.
İçeriye girdik ve renk seçiyoruz. Alışkanlığımdır, telefonumu masaya koydum. Bana katalogdaki hangi rengin duvarımızın rengine en yakın olduğunu sordu. Telefondaki duvarın fotoğrafıyla katalogdaki rengi yan yana getirerek daha yakın olduğunu düşündüğüm rengi seçtim. Ardından “Gözlüğün varken farkı nasıl anlayacaksın?” diye şikâyet ettikten sonra telefonumu masaya koyduğumu fark ettiğinde üzerine “Telefonunu masaya koymasana!” eklendi. Bardağı taşıran noktaysa şunu dedikten sonra oldu:
“Keşke sen evde kalsaydın…”
Bunu duyduğum anda refleks olarak gülümsedim, sakinliğimi korudum ve beklemeden şunları söyledim. “Öyle mi? O zaman evde görüşürüz.” Aniden çıktım gittim. Bunu yapacağımı beklemiyordu. Donakaldı ve ne tepki vereceğinin farkına dahi varamadan ben çoktan yolu yarılamıştım bile. İçimden gelen sesi dinledim ve durumun beni nasıl hissettirdiğine odaklanmadan sadece harekete geçtim.
Şimdi bu davranışıma alternatif olarak başka neler yapabilirdim, önce bunu inceleyelim. Onu üzmeyeyim diye sakin kalıp yaşananları içime atabilirdim, ki bir AFC (Ortalama Umutsuz Salak) bunu yapardı. Bunu yapsaydım, sadece bana daha fazla saygısızlık yapabilmesi için ona izin verir ve bana böyle davranmasının hiçbir sonuçları olmayacağını ona kanıtlardım.
O an olay çıkarmamak için yaşananları içime atıp eve gittikten sonra onu köşeye çekip Kemal Kılıçdaroğlu gibi “Bu yaptığını DOĞRU BULMUYORUM” da diyebilirdim. Bu da sadece en iyi ihtimalle başıyla onaylayıp geçiştirdikten sonra ileride aynı şeyi tekrarlamasından, en kötü ihtimalle de söylediklerim üzerinden kavga çıkararak beni kendisiyle birlikte içinde boğulduğu duygusal cehennem çukuruna sürüklemesinden başka bir işe yaramazdı.
Onun yerine maskülen doğamdan gelen içgüdüleri dinledim ve bana yapılan saygısızlığa karşı aniden ve hiç beklemeden harekete geçtim. Aksiyon aldım. O an onu aniden terk edişim, ona anlamasını istediğim mesajı, en zekice bir araya getirilmiş cümlelerden dahi daha iyi bir şekilde aktardı. AKSİYON, kadınların anladığı dil budur.
Kadınlar default olarak dolaylı ve gizli (Covert) bir iletişim dili kullanırlar. Erkeklerse daha direkt ve açık (Overt) bir iletişim dilini kullanırlar. KH’de ele alınan en büyük acemi hatalarından bir tanesi, bir tartışma ve çatışma durumunda erkeğin açık bir dil kullanarak kadınla tartışmayı ve derdini anlatmayı tercih edip bu şekilde sorunlarını çözebileceğini düşünmesidir. Bu asla işe yaramaz zira kadınlar bu dille iletişim kurmuyorlar. Sizi zihinsel planda anlayabilirler ama asıl hitap etmeniz gereken doğası ve bilinçaltı, söylediklerinizin hiçbirini duymayacaktır. Kadınların ilişkilerde yarattığı problemler bu doğa ve bilinçaltından geldiğinden sorunun çözülebilmesi için de erkeğin bu kaynaklara hitap edebilmesi gerekir. Bunun yolu da sadece konuşmak değil kadının anlamasını istediğiniz mesajı AKSİYON alarak ona GÖSTERMEKTİR.
Bu olay olduktan sonra hızlıca eve geldim, duş aldım hazırlandım falan. Sonra işe gittim. Eve geldiğimdeyse beni bir sürpriz bekliyordu. Karım beni güzel bir elbise, ocakta yeni pişmiş bir yemek ve sevdiğim bir İtalyan şarabı olan Lambrusco ile karşıladı. Sonrasında olanları anlatmama gerek yok. 😊 Özellikle dikkatimi çeken ve KH’nin ne kadar işlevli bir praksiyoloji olduğunu bana bir kez daha kanıtlayan şey, sadece her şey bittikten ve yatakta birbirimize sarılırken özür dilemesiydi. Bunu da özür dilemek istediği için değil, özür dilemek zorunda olduğu için yaptı. Ben onu bu zorunluluk altında bırakmasaydım muhtemelen hiç özür dilemeyecekti.
Fark ettiniz mi? Tüm bunlar sadece benim yaşananlara dair duruşum ve onu performans gösterme zorunda bırakışım neticesinde oldu. Eğer bu duruşum olmasaydı belki de evde beni dırdır dolu bir akşam bekliyordu. Buradan da görebileceğiniz gibi iyi kadın diye bir şey yoktur. İyi kadın, iyi adama iyi kadın olur.
Öte yandan benim şanslı olduğum nokta, evliliğin başından beri çerçeveyi çok sağlam tutuşumdu. Fakat uzun ilişki ve evliliklerde çoğu erkeğin en çok yaptığı hata, bu tarz küçük saygısızlıklara zamanında ve yerinde cevap vermemeleri neticesinde shit testlerin çığ gibi büyüyerek onlara evde cehennem hayatı yaşatmaları.
İşte bütün bunlar ışığında ilişkilerin sağlığı için KH’nin ne kadar elzem bir gerekliliği olduğunu bir kez daha anlamalısınız. Eğer bu konuda ilişki odaklı bir adam olsaydım bu konumda göstermem gereken omurgayı gösteremez ve gerekli cevabı veremezdim. Çünkü odağım ilişki olduğu için o ilişkinin zedelenmesi ihtimaline olan korkum gerekli davranışları sergilememi engellerdi ama öyle olmadığı ve bunu sergilememi gerektirecek davranışları her fırsatta açıkça gösterdiğim için shit testleri kolayca geçtim ve güç dengelerini elimde tutmayı başardım.
KH’nin monogamiye karşı olduğunu savunanlar bu yüzden yanılıyorlar çünkü KH’nin en çok ve en aktif şekilde kullanılmasını gerektiren ilişki dinamiği evliliktir. Dağ gibi sağlam bir oyununuzun ve duygusal gücünüzün olmasını gerektirir. Bu yüzden sizin de bir erkek olarak KH’yi mutlaka almanız ve benliğinizin tüm hücrelerine kadar özümsemeniz gerekiyor. KH’de SoSuave zamanlarından Ryan Stone’un başını çektiği “Married Red Pill” yani “Evli Kırmızı Hap” diye bir alan var, İngilizce bilenlerin takip etmelerini mutlaka tavsiye ederim. Bilmeyenler içinse sayfayı takipte kalmalarını öneririm. 😊Çünkü onların çevirileri de gelecek…
Comments