top of page
Yazarın fotoğrafıAgah Karaaslan

BİR KADINI İÇİMDEN GELDİĞİ GİBİ SEVEMEYECEK MİYİM?

Güncelleme tarihi: 2 Oca

Kadınlarla yaptığınız konuşmalarınızda her zaman biraz gizem ve biraz tahmin edilemezlik yansıtmanız iyidir zira bu onun sizinle ilgili hayal kurmasına sebep olur ve bu istediğimiz bir neticedir. Kadınlar, uğruna mücadele ettikleri adamlardan kolayca ulaşabilecekleri adamlara kıyasla daha fazla hoşlanırlar ve sürekli ne yapacağınızı ve nasıl biri olduğunuzu merak etmesi de bu mücadele hissini güçlendirir.


Bunları söyledikten sonra bir arkadaştan çıkış aldım ve arkadaşın çıkışı şu şekildeydi:

“Bunu nereye kadar sürdüreceğiz? Yorucu oluyor devamlı ıkınır gibi gizemli takılmaya çalışmak. O zaman kendimize erkek adam demenin ne anlamı var ki? Keyfimize göre yapmak asıl kural değil mi?”

Böyle düşünmenin sebebi oyunu bir taklit olarak görmen ve oyun oynarken aslında rol yaptığını düşünmen. Ama aslında ulaşman gereken kafa yapısı oyunun kendisine dönüşmektir. Eğer kadınlarla oynadığın ilişki oyununu bir taklit, manipülasyon ve kandırmaca şeklinde görürsen oyun oynamak sana yanlış bir şeymiş gibi gelir. Ama oyunu erkek adamın doğal olarak yaptığı ve maskülen bir çerçeveye sahip olmanın neticesi olarak görürsen o zaman oyunun kendisine dönüşürsün. Bizim ulaşmaya çalıştığımız netice de zaten budur. Şöyle devam etmiş arkadaş:

“Rol yaparkenki hâlimle süper ve seksi bir playboyum. Kendi moduma dönünceyse itici oluyorum. Bu konuda kendime karşı dürüstüm bence. Rol yapıyorum ve imaj çiziyorum işte. Bunu çözülmesi gereken bir problem olarak görmedim uzun bir birlikteliğe girene kadar.

Burada arkadaş, oyun oynarkenki davranışlarının aslında kendi gerçek karakterini yansıtma yaşından ve bunun en nihayetinde bir rol yapmak ve sahip olmadığı bir imaj çizmek olduğundan şikâyet etmiş. Fakat sorun da zaten tam olarak burada; senin kendi hâlin, şu an içerisinde bulunduğun karakter, kadınlar konusunda başarılı olmak için yeterli değil ki, bu konuda bazı değişiklikler yapman gerekiyor. Bunun sahip olmadığın bir imajı yansıtmak, rol yapmak ve bir nevi yalan söylemek olduğunu düşünebilirsin ama zaten bunu senin sahip olduğun kendi imajın yeterli olmadığı için yapıyorsun.


Aynı zamanda sen kendini şu an hissettiğin hâlini zannediyorsun fakat aslında kimliğinin davranışlarınla birlikte yeniden programlanabileceğine ve gerçekten olmak istediğin ve olabileceğin kişiye dönüşme yetisine sahip olduğunu fark etmen gerek.


Kırmızı hapı almak bir kişilik dönüşümüdür. Kırmızı hapı aldıkça bir dönüşüm sürecinden geçersin ve bu sürecin sonunda başka bir adam olabilmen gerek kırmızı hapta anlatılan şeyleri kabul ediyor olabilirsin ama bu şeyleri tamamen içselleştirip bu şeylerin seni farklı bir adama dönüştürmesine izin vermezsen dönüşüm sancıları içerisinde döner durursun. Şu an sen kişiliğini yeniden programlıyorsun. İçindeki betayı öldürüp onun üzerine maskülen bir karakter inşa ediyorsun ve bu dönüşüm süreci elbette sancılı olacak. Bu süreç içerisindeyken aslında böyle bir insan değilmiş gibi hissedeceksin ama bu da sürecin bir parçasıdır. Davranışların duygularını yönlendirecek, öyleymiş gibi davrandıkça bu gerçek benliğin hâlini alacak ve alışacaksın.

“Tek yaptığımız şey, kendimize gaslighting yapmak.”

Ağabey, kendini geliştirmek ve maskülen bir benliğe sahip olmayı nasıl bu kadar kötü bir şekilde algılayabildin? Sana "Zayıf olma güçlü ol, itici olma çekici ol!" diyoruz sadece, bunun neresi gaslighting?

“Her şey iyi güzel de ne sevgimi gösterebiliyorum ne de başka bir şey. Kız bize çekildi iyi güzel de ben ilişkide gibi hissetmiyorum, oyun gibi geliyor hepsi. Canım çektiği zaman Selam Canım, ne yapıyorsun yazabilmek, dışarı çıkma talebini daha çok yapabilmek, rahatça ilgi gösterebilmek, çiçek böcek içimden geldiği kadar alabilmek, finansal olarak destek olabilmek, bunları yapamayacaksam ne anlamı var? Bunu da sırf o beni çekici görsün diye değil içimden geldiği için yapabilmek isterim. Ben 2 haftada kızdan hoşlanırım, bunları yapabilmek için 10 ay gerekiyor kitabına göre ilerlersem.”

Ağabey, sevgini tabii ki gösterebilirsin fakat sevgini annesini seven bir oğlan çocuğu gibi değil bir erkek adam gibi göstermelisin. Aynı zamanda bunu söyleyen bir adamın hayatında doğru düzgün bir meşguliyetinin olduğunu sorgularım.

Bu tarz erkeklerin sıkıntısı hayatlarında büyük bir boşluk ve amaçsızlığın olmasıdır ve bu boşluk ve amaçsızlığı aşkta kendilerini kaptırarak kapatmaya çalışıyorlar. Aslında bu boşlukları doğru düzgün sizin hayatınız için genel olarak faydalı olan şeylerle aktivitelerle doldurursanız böyle hissetmeyeceksiniz kısacası yeterince meşgul olmadığınız için aşkta kendinizi kaybetmek istiyorsunuz. Bir kadınla kurabileceğiniz ilişkinin hayalinden gelen fiziksel ve duygusal fanteziler kurmakla bu boşluğu kapatmaya çalışıyorsunuz fakat unuttuğunuz şey şu ki: Hiçbir kadın sizin içinizdeki bu boşluğu dolduramaz.

Bu durumda olmanın sebeplerinden bir tanesi de bu erkeğin seçeneksiz ve tercih edilmeyen bir erkek olmasıdır. Onu bir erkek olarak çekici, tercih edilen bir erkek yapacak olan şeyleri yapmaz ve bunları yapmamasına rağmen bir kadının onu sanki bütün bunları yeterince yapıyormuş gibi onu sevmesini ve ona ilgi duymasını bekler. Kendisine bu kadar kaptırarak kadına karşı yoğun bir ilgi göstermesinin sebebi de aslında bir erkek olarak sahip olduğu eksiklikleri "Beta öder stratejisi." ile enerjisi, ilgisi, zamanı, parası ve diğer şeylerle ödemeye, bu eksikliği bu şekilde ödeyerek kapatmaya çalışır, bunu içgüdüsel bir şekilde yapar.


Bu tarz erkekler aslında içlerinde bir erkek olarak yetersiz olduklarını çok iyi bilirler fakat bu yetersizlikleri kapatmak yerine bu yetersizliklere rağmen bir kadının onu sevebilmesi için ekstra ilgi gösterdiğini gösterecek şeyler yaparak bu eksikliği kapatmaya çalışırlar. Bu yüzden aslında bu örnekte incelediğimiz arkadaş da esasında bunu aslında kadının ilgisini çekmek için yapmadığını sadece içinden geldiği için yaptığını söylemiş, bunu söylemesinin sebebi aslında olayın tam tersi olduğunu çok iyi bilmesi ve bu sayede aslında böyle olmadığına hem kendisini hem de diğerlerini ikna etmeye çalışıyor. Bütün bunları söyledikten sonra arkadaş biraz sinirlendi ve biraz şu şekilde ters cevaplar verdi:

“Dostum nasıl bu kadar sallamasyon ve ezbere doktrin yazıyorsunuz bana anlamadım. Kitaptan konuşuyorsunuz sadece.”

Sallamasyon ve ezbere doktrini yazıp kitaptan konuştuğumuzu söylüyorsun. Senin anlayamadığın şey, biz aslında sana erkek adam olmanın altın kurallarını anlatıyoruz. Bu dünyada kim olursan, hangi statüde ve hangi konumda olursan, hangi kadınla hangi tarz ilişkiye sahip olursan ol, istersen 7 istersen 70 yaşında ol, erkek adam olmanın bazı kuralları vardır ve kadınlarla ilişkilerde başarılı olmanın bazı kuralları vardır. Bu kuralları uygulamazsan asla başarı elde edemezsin.


Peki bu kurallar neler?


Bir ilişkide güçsüzleşemezsin.
Bir kadını hayatının amacı haline getiremezsin.
Bir kadını onun seni sevdiğinden daha çok sevemezsin.
İlişkide birlikte olduğun kadının ipleri eline almasına izin veremezsin.
Hayatının her alanında Egemen ve liderlik gösteren birisi olman gerekir, bilhassa ilişkilerinde.
Hayatında başına gelen her şey hakkında sorumluluk ve hesap verilebilirliğe sahip olmalısın.
Başına gelen bütün iyi ve kötü şeylerin sorumlusu sensin.
Bir erkek olarak bir performans yükümlülüğün vardır ve toplumda her zaman bu performans yükümlülüğünü yerine getirdiğin oranda sevilir ve saygı görürsün.
Hedonist, tembel ve amaçsız bir erkeğe kimse saygı duymaz, o erkeğin kendisi bile.

Eğer bana inanmıyorsanız bu kuralların işlevselliğini test edebilirsiniz eğer bir ilişkiniz varsa bu kuralları bir ihmal edin ve bir süre ne olacağını izleyin, bakalım ne olacak? Birlikte olduğu kız arkadaşı ve karısı tarafından terk edilen ya da aldatılan erkeklerin neredeyse tamamı bu kurallardan bir ya da birkaç tanesini ihmal ettiği için bu neticeyle karşılaşmışlardır. Uzun süredir bir kız arkadaşı, sevgilisi ya da cinsel olarak birlikte olduğu bir kadın olmayan bir adamsa bu kurallara neredeyse hiç uymadığı için bu durumdadır.


Aslında Mahmut ağabeyin bu konuyla ilgili çok güzel bir yazısı var “Ne yani, kendimizi kaptırmadan sevemeyecek miyiz?” diye, o yazının bir bölümünü burada birlikte okuyalım:


“Fişte bir adamın aşk ilişkisi, içtiği zaman sonuna kadar sarhoş olmaya benzer. Her gün hiçbir kontrol ve sınır olmadan çikolatalı pasta yemeye benzer. Ya da 150 kilometre saat hızla araba kullanmaya.
Yahu hiç arkadaşım, 'Dünyaya bir daha mı geleceğiz!' diye arka arkaya kadehleri yuvarladığında çıktığın o 'Sarhoşluk' sarhoşluk esnasında güzel tabii. Ya da o çikolatalı pastayı tıkanırken kokoreç çekerken aldığın haz da muhtemelen muazzam. Ama sonra? Kusmayla, baş ağrısıyla geçen günler, hızlıca mahvettiğin bir karaciğer ve yapman gereken şeyleri yapmayı bıraktığın bir hayat, ya da hızlıca şişmanladığın şeker hastası olduğun ve ömrünü kısalttığın bir varoluş. Ya da ölümlü kaza. Sizin kadın erkek ilişkileriyle ilgili peki hep tetikte mi olacağız hep kendimizi frenleyecek miyiz sorunuz, peki alkolik olamayacak mıyız, her gün çikolatalı pasta yiyemeyecek miyim veya ne yani her gün 150 basamayacak mıyız sorularına benzer. Evet, doyumlu, sağlıklı ve erkenden bitmemiş bir hayat ya da bizim konuştuğumuz bağlamda aşk hayatı için kendini frenleyeceksin ve bir miktar tetikte olacaksın.”

Bu bile her şeyi açıklıyor aslında. Bu yazının ve podcast versiyonunun linkini de aşağıya bırakacağım, benzer düşüncede olan ve benim anlattıklarıma kani olmamış arkadaşların bu linke tıklayıp bir de Mahmut ağabeyi dinlemelerini tavsiye ederim.


Kısacası aşkta kendini kaptırma yerine kendinize odaklanıp erkek adam olmaktaki eksikliklerinizi tamamlarsanız aslında birçok kadının birlikte olmak istediği bir erkeğe dönüşeceksiniz ve bu durum sizi zaten fazlasıyla tatmin edecektir.

39 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page