Cemre Demirel’i sevmem. Genç erkekler için zararlı bir içerik üreticisi olduğunu düşünüyorum. Ama sevene de saygım vardır.
Peki bu adamı neden sevmiyorum? Bu adam birçok gence hitap ettiği ve istemsizce de olsa “Yanlış” örnek olduğu için, ki bu noktada bana “Adam zaten beni örnek almayın diyor.” diyeceksiniz ama fark etmez netice olarak oluyor, bu bölümde Cemre’yi sevmemenin sebeplerini sağlıklı erkeklik bağlamında üç farklı başlık altında inceleyeceğiz.
1-) Felsefe
2-) Depresyon
3-) Müslümanlık
1-) Felsefe: Bugüne kadar felsefeyle ilgilenen her erkekte gördüğüm ortak nokta, o erkeklerin hayatlarının bok gibi olmalarıydı. Bu adamların ortak noktası, hayatlarının anlamsızlığının getirdiği boşluğu aşırı düşünme eylemiyle doldurarak kendilerine bir tür “Üst insan.” yanılsaması oluşturmalarıdır. Bakın, “Hayatında bir felsefe kitabı açmış herkes böyledir.” demiyorum ama genel olarak çoğu şeyde olduğu gibi felsefe de erkeklerin performans mükellefiyetlerinden kaçış mekanizması olarak kullandıkları bir uyuşturucuya dönüşebiliyor. Bu yüzden genellikle tıpkı Cemre gibi gerçekten hayatlarıyla alakalı başarılı ve faydalı bir şey yapmaktansa koltuklarında oturup günlerini kitap okumak ve konuşmakla geçiriyorlar. Kitap okumanın erkekler için bir zarara dönüşebileceği noktalarla ilgili bir video yaptık, linki videonun altına koyacağım. Filozofların kafayı yemelerinin sebebi bu çünkü düşünmekten yaşamayı ve aksiyon almayı unutuyorlar. Bu durumlarını da felsefeden öğrendikleri türlü sebeplerle rasyonelleştiriyorlar.
Felsefe’nin tehlikeli olmasının bir diğer sebebi de şu, eğer yeterince felsefe biliyorsan hem kendini hem de başkalarını türlü türlü saçmalığa ikna edebilirsin. Bunun en büyük örneklerinden bir tanesi Yunan sofistleri. Bu adamlar paralı filozof, öğretmenlerdi ve en çok Yunan siyasetinde milleti etkileyip oy toplayabilmek için kiralanan konuşmacılar olarak kullanıyorlardı. Bu sayede bu adamlar milleti, paralarını ödeyen kimse onun masallarına ikna ederek algı yönetiyorlardı. Eğer yeterince süslü cümleler kullanırsanız insanları kendilerini öldürmenin onurlu bir fiil olacağına bile ikna edebilirsiniz. Nitekim yine ünlü bir filozof olan Albert Camus bunu yapmıştır. Mesela şu lafına bakın;
“Neden bütün insanlık olarak intihar etmiyoruz?
Gerçekten önemli olan bir tek felsefe sorunu vardır, intihar. Hayatın yaşamaya değip değmediği konusunda bir yargıya varmak, felsefenin temel sorusuna cevap vermektir."
Şimdi bu adamın lafını dinleyip “A Albert Camus ağabeyimiz!” diye orgazm olanlar ve intihar etmeyi havalı bir şeymiş gibi göstermeye çalışanlar var. Cemre Demirel de aynen böyle felsefeyle kafayı bozmuş birisi. Bu insanlar kitaplıklarında biriken kitapların kendilerini üst insan yaptıklarını falan zannederler hâlbuki daha asosyal ve otizmli olmalarından başka bir işe yaramaz. Yunan sofistlerinin modern Türk versiyonu işte. Ekranın karşısına geçmiş, hem kendini hem de diğer insanları hasta bir otizmli olduğuna ikna ederek etkileşim kazanmaya oynuyor.
2-) Depresyon: Bu felsefeyle de alakalı bir durum aslında. Depresyonda olduğunu söyleyen adamlara baktığınızda hepsinin “Felsefeyle” ilgilendikleri ortaya çıkar. Bunu da bir çeşit “Üst insan.” hastalığı olarak yorumlarlar. İşte efendim, kendileri çok üstün ve sorgulayan kişilikler oldukları için böyleymişler. Depresyonun neden gerçek olmadığıyla ilgili birçok kez zaten konuştuk, onunla ilgili yaptığımız videoyu da aşağıya koyarım. İnsanlar rasyonelleştirmeye başvurarak kendilerini depresyonda olduklarına inandırıyorlar ve buna resmen bir kutsiyet atfedip dört elle sarılıyorlar. Cemre de bu adamların Türkiye Şubesi Başkanı gibi bir şey. Bu herif depresyona tapanların peygamberi resmen. Ekranda bundan şikâyet ettiğine bakmayın, içten içe bu durumuyla övünüyor. Çünkü kişiliği depresyonda olmakla özdeşleşmiş bir hâle gelmiş. Onsuz kim olabileceğini hayal bile edemiyor.
Depresyon gerçek değildir. Depresif hissetmek gerçektir ve depresif hisler de boktan bir hayatınızın olduğunun ve bunu değiştirmek için acilen harekete geçmeniz gerektiğinin bir habercisidir. Şimdi Cemre’nin hayatına bakalım: Şişman, asosyal, bütün gün evde kitap ve makale okuyan ya da video çeken bir adam. Daha düne kadar kız arkadaşı yoktu, olan da onu ünlenmek için kullanıyor. Bu adamın hayatını yaşasanız hepiniz depresyonda olursunuz. İddia ediyorum, bu adam antidepresanlara ve sikimsonik tedavilere harcadığı parayı hayatını daha eğlenceli bir hâle sokmak için harcasa böyle olmaz. Hatta iddia ediyorum, sadece kilo verip karın kası yapsa bile kendinde ciddi iyileşmeler görülebilir. Ama bunu asla yapmayacak. Neden? Çünkü depresyon onun konfor alanı ve ezikliği için bahanesi olmuş, adam depresyonda olduğu için kamera karşısında bunu konuşa konuşa ünlü oldu. Depresyon onun kişiliği hâline gelmiş. Her videosunda ne kadar depresif bir adam olduğunu vurgulayamadan duramıyor. Adamın YouTube nişi o çünkü. Ekran başında depresyondaki adamı oynayıp kendini acındırması sayesinde bu kadar kişiye ulaşabildi.
Şimdi bu noktada diyeceksiniz ki, “Hayır, onun psikiyatrik sorunları var beyninde bazı sıkıntılar var, hormonal durumlar vs.” falan filan. “13 yıldır antidepresan kullanıyorum.” diyor. Hiç mi bir ilerleme, gelişme ve iyileşme olmaz bir adamda? Psikiyatri bilimi bu kadarcık ilerleyemedi mi? Hayatımda şu ilaçları kullanıp da gerçekten iyileşen kimseyi görmedim. Biraz iyi gibi oluyorlar sonra tekrardan en ufak problemde güvenli liman misali ilaçlarına tekrardan başvuruyorlar. Bütün bunlar onu genç erkekler için tehlikeli birisi yapıyor.
3-) Müslümanlık: Herkesin dini kendine, beni ilgilendirmez. Ben zaten Müslüman değilim. Ama Müslüman olsaydım bu adamdan acayip rahatsız olurdum. Ekran başında şeyh kesiliyor ama sonra gidip yayında alkol içip kızlarla falan öpüşüyor. Şarlatanlık resmen! Eleştirince “Beni örnek almayın dedim zaten.” diyor. Bir de işin garibi sırf Müslüman olduğunu iddia ediyor diye bu adamı kanaat önderiymiş gibi müdafaa ediyorlar, avukatlığını yapmak için sosyal medyada mesai harcayan adamlar var. “Adamın %100 Müslüman olma iddiası yok.” diyorlar.
Arkadaşlar, “Yok ben %100 Müslümanım, sen %99 Müslümansın, öbürü %84 Müslüman.” böyle bir şey yok. Birisinin her boku yiyip sonra “Müslümanım.” diye dolaşıp din muhabbeti yapması bence çok ikiyüzlüce. İkiyüzlülüğün adı şeriatta münafıklık. Ama “İslam’da ne de olsa tövbe kapısı açıktır diye her boku yiyen adamlara münafık mı yoksa fasık mı denir?” tartışması hâlâ sürüyor. Farklı mezheplerin farklı inançları var bununla ilgili. En son baktığımda ikisi de kötü ve örnek alınmaması gereken şeylerdi. Bu adam Müslüman olduğunu iddia edip alenen günahkâr bir hayat sürerek bunu ekranda sergiliyor sonra İslam konusunda bilirkişi gibi konuşup etkileşim kazanmaya çalışıyor.
Bana kalırsa olay basit, adam depresyon ve hayat gayesizliğinden dine yöneldi sonra baktı dinle ilgili attığı videolar seyredilince yarı zamanlı çevrim içi şeyh kariyerine başladı. “Müslümanım.” demek iyi hissettirdiği için öyle diyor yoksa din üzerine yaşamadığını kendi de söylüyor zaten. Din üzerine yaşamadığınız zaman da ancak din felsefesi yapmış oluyorsunuz. Böyle bir adama saygı duymam ben, geçen şeriat bayrağı açtığı için yumruk yiyen adama daha çok saygı duyarım adam en azından tutarlı.
Ben bu adama baktığımda sırf etkileşim için psikolojik bozukluklarını kullanan, İslam güzellemesi yapıp ekran karşısında bira içip kızla öpüşen hatta etkileşim için sikini ekran karşısında sallayan bir adam görüyorum. Kısacası bir ekran şaklabanı. Ha bilgili bir ekran şaklabanı, onun hakkını vereyim. Ama sevmiyorum, ısınamıyorum yani adama. Seven vardır, saygı duyarım. Eminim bu videonun ve yazının altına avukatları doluşur hemen. Ama bütün bu saydığım özellikleri onu benim gözümde “Erkek Adam” benliğinden yoksun yapıyor. Oturup şikâyet ediyor her şeyden. İzleyicisine de bu kafa yapısını aşılıyor.
Bu noktada “Özel hayatı sorunlu olabilir ama bilgili birisi.” diyebilirsiniz. Arkadaşlar, özel hayatı adamın anlattıklarıyla uyuşmuyorsa anlattıklarının ne önemi var? “İmam osurursa cemaat sıçar.” diye bir laf var. Adamın anlatımları Paris, hayatı Dersim gibi. Bu adam okuduğu onca kitaptan öğrendiği onca bilgiyle daha kendi hayatına bir katkı sağlayamıyorken sizin hayatınıza nasıl bir yardımı dokunabilsin? Şahsi hayatı anlattıklarıyla tutarlı olmaktan uzak bir adam, size tutarlı bir hayat konusunda nasıl yardımcı olabilir ki? Kısacası bu adamın söylediği herhangi bir şeyi neden ciddiye alasınız?
Kırmızı Hap’ta olmamanız gereken adamlardan bahsederken aynen böyle bir tiplemeden bahsediyoruz aslında. O yüzden bu adamı bu podcastte ve yazıda işlemeye karar verdim. Kırmızı Hap’ı takip edip içselleştirmeye çalışan adamların ibret almak adına izleyebileceği birisi.
Kitap okumanın erkekler için zarara dönüşebileceğini anlatan video. ⬇️
Comments