Oneitis nedir? Bu kelimeyi Kırmızı Hap camiasında sıklıkla duyuyoruz. Rollo Tomassi şöyle tanımlar:
“Oneitis bir felç hâlidir. Oneitise yakalandığınızda olgunlaşmayı, hareket hâlinde olmayı ve kendiniz olmayı bırakırsınız. Sizin için yaratılmış O KİŞİ gerçek değildir. Bu Ruh Eşi mitidir. Bazı kadınlar iyidir, bazıları kötüdür ancak sizin için mükemmel olan bir kadın yoktur. Aksini söyleyen olursa bu 'Size bir şey satıyorlar.' demektir.”
Oneitis günümüz modern kültüründe “Aşk” olarak bildiğimiz, erkeğin bir kadına yoğun duygusal yatırım yapması neticesi, onu “Her şeyden” çok sevmesine verilen addır. Burada tırnak içine alınan “HER ŞEYDEN ÇOK” detayı önemlidir. Çünkü gerçekten de âşık olduğunu iddia eden erkeklerin, âşık oldukları kadınları herkesten ve her şeyden daha çok sevdiklerini söylediklerini duyarız. Kendilerinden bile daha çok. Böyle bir sevgiyi hastalık yapan şey aslında sevginin kendisi değil, onun yozlaşarak dengeyi kaybetmesi suretiyle bir saplantı hâlini almasıdır. Bu saplantının günümüzde birçok erkekte görülmesinin en büyük sebeplerinden biri de toplumumuzun en derinlerine işlemiş bir şartlandırma mekanizması olan Ruh İkizi mitidir.
Ruh İkizi miti, adının da çağrıştırdığı üzere kişinin onun için yaratılmış bir ikizinin olduğuna, hayatının amacının bu ikizi bulmak olduğuna ve onu bulmadan asla mutlu olup “Tamamlanamayacağına” olan inancıdır. Toplumumuzda bu mitin çok sağlam bir şekilde yerleşmesinde izlediğimiz filmlerin, dizilerin, okuduğumuz kitapların, dinlediğimiz şarkıların, hatta atalarımızdan gelen efsanelerin bile payı vardır (Bkz. Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Şirin) ve bu şekilde kültürümüz, erkekleri oneitise yakalanmaya müsait hâle getiren inançları içselleştirerek büyütür.
Oneitis aslında erkeğin kendi doğasından ve erkek cinsel stratejisinden tamamen arınarak kadın doğasını ve kadın cinsel stratejisini benimsemeye şartlandırması ve bunu içselleştirmesinden de kaynaklanır. Oneitise yakalanan erkeklere baktığımızda, neredeyse hepsinin tabak çevirmektense tek bir kadına odaklandığını ve onu bir mükâfat, kendisiniyse o mükâfatı hak etmeye çalışan biri konumuna koyduğunu, aşkın ve sevginin mukaddesatına olan inancını kullanarak bu fanteziyi rasyonelleştirdiğini görürüz.
Oneitis maalesef günümüz toplumunda yüceltilen bir şeydir, bunda kısmen kadınların da payı var. Bir erkek dedüktif sorun çözücülüğünün getirdiği düz mantığıyla kadınların ne istediğini anlamaya çalışıp onların ne söylediklerine odaklandığında, duyacağı tüm şeyler o erkeğin Oneitis konumunda olmasını sağlayacak şeylerdir. Kadınlar da kendi zihinlerinde, onlara saplantı duyacak erkekleri istediklerine inandırılmış durumdalar ama milyonlarca yıllık evrimsel süreçten geçmiş doğalarımız, buna kıyasla bir nefes alma süresinde olan 100 yıllık sosyal şartlandırmanın silemeyeceği kadar güçlüdür.
Oneitis erkeklerde, kadınlardan daha çok görülür. Çünkü erkek doğası gereği bir kadını idealize ederek sevmeye yönelimlidir. Çoğu Kırmızı Hap mankafası erkek bunu iyi ve gurur duyulacak bir şey sanıyor, sosyal medya mecralarında “Kadınların sevgileri sahtedir ama erkekler gerçek severler.” diye zırvalıyorlar. Hâlbuki erkeğin bu yönelimi, oneitisin oluşmasının esas sebebidir.
Oneitis mefhumu o kadar popülerleşti ki, ana akım merdiven altı psikologları bile bundan bahsetmeye başladı. İşin ilginci onlar bile bunun erkek ağırlıklı bir hastalık olduğunu kabul etmiş durumda. Çünkü kadınların doğası genellikle onların bir erkeğe karşı takıntı geliştirmelerini engelliyor lakin kadınların da oneitis geliştirdikleri ender vakalar da vardır.
Şimdi oneitisin nasıl bir şey olduğunun daha iyi anlaşılması için bir vakayı inceleyeceğiz:
“Merhaba Agâh ağabey. Sunucudaki yazıların çok faydalı, ilişkiler hakkında bilgi sahibi olduğunu düşünüyorum. Birkaç sorunumdan bahsetsem konuşabilir miyiz?”
Teşekkür ederim. Böyle şeyler duymak teşvik ediyor. Bahset bakalım.
“Lise 3’e gidiyorum sevdiğim bir kız var. İlk iki yıl aynı sınıftaydık, lise 2 sonunda sınıflar karma şekilde değiştirildi artık aynı sınıfta değiliz. Aynı sınıftayken pek yakın arkadaştık, özellikle lise 2 de, hatta o yıl hep sıra arkadaşımdı yerimiz hiç değişmedi o biraz çalışkandı yerini değiştirmesini önerseler de reddetti (En arka sıra olduğu için) neredeyse her gün WhatsApp üzerinden de konuşuyorduk.”
Şimdi sen onca zamandır oluşan samimiyetten ötürü senden hoşlanacağını umuyor olmalısın. Muhtemelen friendzonedasın.
“Daha sonra Red Pill denen şey hakkında az çok bir şeyler öğrendim. Kendimi değiştirmeye çalıştım. Sadece Red Pill değil aslında kişisel gelişimi öğrendim. Spora başladım, pek çok youTuber dinledim 'NoFap'ta nasıl başarılı olurum, geleceğimi nasıl inşa ederim ve ilişkilerimde nasıl bir erkek olmalıyım?' bunlar hakkında birçok şey dinledim. En çok vücudumu değiştirdim ve değişmeye de devam ediyor.”
Aferin? Bu yaşta bu konularda gelişmek için çabalamanın, hayatının ilerleyen safhalarında müthiş katkısı dokunacaktır. Bu arada NoFap yapmana gerek yok.
“48 kiloyken başladığım kilo alma serüvenimde şu an 66 kiloyum ve bunun %90'ı kas kütlesi. 1 yıldır spor salonuna gidiyorum. Derslerim rezaletti, onların da üzerine gittim. Kendimi beğenmek gibi olmasın ama hep zeki olduğumu düşünürdüm. Ama 'Ders çalışmadığım için notlarım düşük geliyor.' derdim. Gerçi hâlâ çok yüksek değil, uzun saatler ders çalışacak disiplini inşa edemedim. Ama o zamana göre notlarımı yükselttim.”
Hayatınla ilgili bir sorumluluk şuuru edinmeyi başardın yani. Çok güzel. Acaba sorun nerede başlıyor?
“Tabii bunlar kızın önünde gerçekleşti. Gerçekten benim zeki olduğumu düşündüğünü de söylemişti. Spora gitmemin de onu etkilediğini söyleyebilirim. Her neyse, genel bir özet geçtim kendim hakkında. Şimdi yaşananlardan birkaç şey anlatayım sana.”
Kendini geliştirdiğini gördükçe kızın zamanla sana karşı ilgisi oluşmuş gibi. Bakalım sonra neler olmuş:
“İlk olarak şunu söylemeliyim ki şimdi geriye dönüp baktığımda ben o kıza açılmalıydım.”
Açılmak ne kardeşim ya! Açılmak falan yok, bir kızdan hoşlanıyorsan ona yürür ve aranızdakileri fiziksele taşımaya çalışırsın.
“İlk buluşmamız 4 kişiydi. 2 erkek 2 kız. 4’lü bir arkadaş grubuyduk. O gün yaşanan tek olay kızın kafasını omzuma koymasıydı.”
Kızlar bunu arkadaşları olarak gördükleri herkese yaparlar. Buradan çıkarılabilecek bir ilgi sinyali yok. Kızların kız arkadaşlarıyla olan ilişkilerini inceleyin; birbirlerinin kollarına girerler, ellerini tutarlar, sarılırlar, başlarını omuzlarına dayarlar hatta bazen öperler bile. Elbette yanaklarından. Friendzonedaki erkekler de bunları tecrübe edebilirler. Bu normal.
“İkinci buluşmamız bir proje ödevi için müzedeydi. 2 kız ve ben. Çok eğlenceliydi güldük falan. Zaten hep gülüyorduk. Her neyse, o gün de pek bir şey olmadı. Aslında daha doğrusu ben kıza hiç yanaşamadım. Hep sohbet hâlindeydim tabii ki ama ilişkiyi bir adım öteye taşıyacak bir şey yapmadım.”
Çünkü korktun. Aranızdaki ne olduğu belli olmayan ilişkiye o kadar çok duygusal yatırım yaptın ki gerçekten istediğin şeyin peşinden koşmak uğruna şu an sahip olduğun şeyi riske atmayı göze alamadın.
“Daha sonra bir gün yalnız ikimizin olduğu bir buluşma oldu. O teklif etmişti. Arkadaşına doğum günü hediyesi alacaktık. O gün açılmayı çok düşündüm.”
Kız seni birlikte alışveriş yapmaya çağırmış. İyice kız arkadaşı bellemiş seni. Rollo Tomassi’nin bir sözü vardır: “Kadınların erkek arkadaşları ve kız arkadaşları vardır, eğer onları becermiyorsanız o zaman onların kız arkadaşlarısınızdır.” diye. Şu an sen de bu konumdasın.
“(Sana şunu söylemeyi unuttum, ben kızla buluşacağım zamanlar hep başta acayip gerilirim ve heyecanlanırım yine öyle oldu ve acayip kasıntıydım bu buluşmada) Ama bu kasıntılıktan bu sefer sohbet bile açamadım adamakıllı.”
Oneitis...
“Aslında tamamen suçlu değilim. Çünkü pek bir arkadaş çevrem yok tek arkadaşım o ve onun arkadaşları yani eğer ret yersem hem bütün arkadaşlarıma rezil olacağım hem de koca bir lise boyunca neredeyse hep yalnız kalacağım, benimle konuşan kişiler bile benim böyle bir şey yaşadığımı bilerek benimle konuşacak.”
Ezikliğinin mesuliyetini üstünden atmaya çalışıyorsun şu an. Bütün bunların suçlusu sensin, kendini bu konuma sen sokmuşsun. “Kimseye rezil olmayayım.” korkusuyla lise sonuna kadar bu kızla arkadaşı oynayamazsın. Ya hamle yapıp şansını deneyeceksin ya da tamamen hayatından çıkaracaksın.
“Kız o buluşmada yapacak bir şey olmadığı hâlde biraz daha dolandı benimle ama ben tabii ki hiçbir şey yapamadım. Sadece bir daha buluşma ayarlamak için oradaki kütüphaneyi gösterip 'Gelecek sınavda sana burada matematik çalıştıracağım.' demiştim, onaylamıştı.”
Kızın sana karşı gerçekten hisleri olabilir ama bu şekilde onu kaybetme korkusunun seni pısırıklaştırmasına izin verdikçe olacak işi mahvedersin. Zaten burada da kızı biraz sıkmışsın gibi görünüyor.
“Her neyse dağıldık evlere. Tabii ben o gün bayağı bir ağladım. Kendime sinirimden ama. Bu buluşma lise 2’nin yazında olmuştu. Bu arada bu kız bana pek çok kez sarılmıştı bir keresinde elimi bacağına koymuştu falan bu tür şeyler de yaşadım tabii abartılacak bir şey yok ama demek istediğim ben bu yeşil ışıklara rağmen açılamadım.”
Ağladın çünkü bedenin kendine çektirdiğin bu işkenceye dayanamadı. Kendine kızman normal. Ama hâlâ hatalarının sebebini anlamışa benzemiyorsun bu noktada. Bu arada açılmak ne kardeşim, gidip nasıl hissettiğini söylemeyi falan mı planlıyordun kıza? Sakın böyle bir aptallık yapma! Bu kadıncadır, sen gider buluşma ayarlar ve iyi vakit geçirirsin, işi fiziksele taşırsın. Bu kadar. Kız senden hoşlanıyorsa sana gelir zaten.
“Daha sonra lise 3’e geçtik artık farklı sınıflardayız. Ama eve beraber dönüyoruz (Yolun yarısında ayrılıyoruz, evlerimiz farklı yerlerde) Bir gün yine dönerken bana dedi ki, 'Önümüzdeki mavi eşofmanlı çocuğu görüyor musun?' Ben de 'Evet tanıyorum, Emirhan değil mi o?' demiştim ve sonra bana dedi ki, 'Ben o çocuktan hoşlanıyorum, sence gidip konuşsam mı?”
İşin buraya geleceği belliydi. Bir şansın olduysa bile bu noktadan sonra o şansı kaybetmişsin. Bunun için kendinden başka suçlanacak kimse yok. Kıza kızma, kadınlar ilişkilerde erkeklerin liderliğini takip ederler. Sen kıza aranızdakilerin arkadaşlık olduğunu düşünmesi için elinden geleni ardına koymamışsın. Şimdi de kız doğal olarak kızların arkadaşlarına yaptığı bir şeyi yapıyor, hoşlandığı erkekler hakkında konuşuyor. Kız bile senden daha cesur bu arada.
+Direkt “Merhaba senden hoşlanıyorum” mu diyeceksin?
-Yok daha önce Instagram’dan konuşmuştuk, ondan hoşlandığımı biliyor.
+Sen bilirsin, istersen git konuş!
“Merhaba, senden hoşlanıyorum.” demesine gerek yok, Instagram’dan istek attığı ve yanına konuşmaya gittiği andan itibaren herkes neyin ne olduğunu biliyor zaten. Zamanında bir fırsatın olmuştu belki ama omurga gösteremediğin için şimdi artık şans, gerçekten isteklerinin peşinden koşabilen ve istediklerini alamayacağını anlayınca arkasını dönüp çekip gidebilme omurgasını gösterebilen bir erkeğe geçti.
“Ben de 5-10 metre arkalarında onların gidişini izledim. Oldukça kötü etkiledi beni. Beni liseli bir çömez olarak gördüğüne eminim ama cidden âşığım. Pek çok kez kızı görür görmez heyecandan acayip kalbim sıkıştı ve kustum. Tabii kızın önünde olmadı ama “Bekle geliyorum.” diyordum, gidiyordum tuvalete kusuyordum. Onun dışında birkaç kız daha bana açılmıştı neredeyse ama yüz bile vermemiştim.”
Öncelikle yaşadığın şeyi “Aşk” diyerek yüceltmeyi bırak bu oneitis, bir ruh hastalığı. Bir saplantı. Bunu sisteminden atıp kurtulman gereken bir hastalık olarak görmeye ne kadar erken başlarsan gerçekten iyileşip maskülen bir benlik geliştirmeye de o kadar yaklaşırsın. Bu arada ağabeyciğim, senin bu kızı acilen bırakman ve her yerden kesmen gerekiyor. Gerekirse okul değiştir. Sen bu saatten sonra bu işi buradan toplayamazsın da. Vücuduna bulaşmış bir virüs gibi sisteminden atman lazım bu kızı.
“Yazdıklarımı okudum da, beni ucube gibi görmeni de istemiyorum. Yani kızlarla muhabbet bile açamayan bir beta değilim oldukça güldürürüm ve konuştukça konuşuruz. O yüzden zaten hâlâ arkadaşız. Çirkin de değilim.”
Kardeşim seni tabii ki ucube gibi görmüyorum. Hepimiz bu yollardan geçtik. Senin gibi gençlere yardımcı olmak istiyorum, o yüzden içerikleri üretiyorum.
“Her neyse sonuca geleyim. Şu an kızla çocuk sevgililer, artık kızla WhatsApp'tan neredeyse hiç konuşmuyoruz ve okul varken öğle teneffüslerinde yanına gidiyorum biraz, bir şeyler atıştırırken konuşuyoruz 3-4 kişi, diğerleri hep kız oluyor zaten, konuşabiliyorum hiç tavlama yeteneği olmayan bir erkek de değilim ama sadece açılamadım.”
Hâlâ “Açılamadım.” diyorsun… Kız seni yavaşça aradan çıkarmaya çalışıyor. Oğlan da kızı buna zorluyor muhtemelen. Manita gelince senin işlevin bitti tabii. Senin bu kızdan tamamen uzaklaşman lazım. Hatta tavsiyem, okul değiştir. Bu kızla denk gelebileceğiniz ortamlar oldukça, derslerine ve sınav hazırlıklarına yeterince odaklanamayacaksın. Kıza açıklama bile yapmana gerek yok, aniden çık git okuldan! Sorarsa birkaç sudan bahaneyle geçiştirirsin.
“Onun dışında bana sevgilisinden bahsederse evet iyi hayır falan tek kelimeyle geçiştiriyorum. Sanırım arkadaş olarak beni seviyor şu an ama ben öteye geçmek istiyorum. Şu an sevgilisini de oldukça seviyor. Tabii genel olarak anlattım ama kız da net bir yeşil ışık yakmadı bana aslında hiçbir zaman. Hep bir şüpheliydim. Çünkü arkadaşlarıyla bazen başka erkekler hakkında konuşurlardı ben anlamazdım kimin ne olduğunu tanımadığım için ama kızın yakın olduğumuz zamanlarda da benim tanımadığım bir sevgilisi oldu sanırım.”
Ne öteye geçmesi ağabeyciğim ya saçmalama! Kızın sevgilisi var, sen “Öteye geçeceğim.” diyorsun, başkasının sevgilisini ele geçirmek için hayaller kuruyorsun, kendine hiç mi saygın yok?
“Bazen neredeyse hiç ilgi alamazdım. Hatta terslendiğimi bile hatırlıyorum. Bazen bakardım diğer erkeklerle nasıl konuşuyor, fark ederdim ki aslında bana o kadar da özel davranmıyor, 'Ben sıradan birisiyim.' derdim. Tabii bunlar benim bakış açılarımdan anlattığım şeyler. Belki de bu kız beni hep arkadaş olarak sevdi ama ben böyle anladım.”
Buralarda biraz uzatmış ama “Oneitise yakalanmış bir erkeğin düşünce yapısını görün.” diye paylaşıyorum. Ama fark ettiyseniz bu adam gerçeklikten tamamen kopuk değil, uykusundan uyanmak üzere olan ama hâlâ gördüğü rüyaya devam edebilmek için yatakta sağa sola kıvranan bir adam gibi. Bilerek, isteyerek kendi hür iradesiyle bu konumda bulunuyor. Hatta başka kızlardan ilgi görse bile bu kadının olmayan ümidi uğruna onları yok sayıyor. İşte oneitis böyle bir şeydir.
“Ya da hâlâ benden hoşlanıyor ama sevgilisiyle beni kıskandırmaya çalışıyor (Uç bir örnek verdim, böyle düşünmüyorum tabii ki ama olasılık).”
Bunun olmasını ne kadar çok isterdin öyle değil mi? Hatta belki de bunun çok küçük ümidine sarılıyorsun. Böyle bir ihtimal olsa bile omurgasız bir pısırık olmana değer mi bunun için?
“Bu arada ilk defa birisine bu kadar şey anlattım. Yardımcı olursan beni çok mutlu edersin. Merak ettiğim şeyler, nasıl bir tavır takınmalıyım, neleri yanlış yaptım, düşüncelerimden neleri değiştirmeliyim? En çok ihtiyacım olan, nasıl bir kızın arkadaşı değil de sevgilisi olabilirim? Çünkü neredeyse her kızla iyi arkadaş oluyorum ama öteye geçmiyoruz (Yanlış anlaşılmasın sadece o kızla ilişkimi ilerletmek istiyorum ama öğrenmek için soruyorum).”
Madem bütün bunları bana anlatmayı seçtin, o hâlde duymayı istediklerini değil duyman gerekenleri anlatacağım. Belki de bu canını acıtacak ama senin bir tokat yemeye ihtiyacın var şu an.
Kız senden hoşlanmıyor. Sana karşı ilgi duymuyor. Seni bir erkek olarak görmüyor. Başlangıçta belki de biraz şansın vardı ama pısırık ve omurgasız davranışlarınla bu şansı berbat etmişsin. Artık kızın bir ilişkisi var ve sevgilisiyle mutlu. Eğer onu gerçekten sevdiğini söylüyorsan bu sözünün arkasında dur ve onu özgürleştir. Kendi bencilce arzuların için onu yeni ilişkisinde sahip olduğu mutluluktan mahrum görmeyi bırak! Bırak kız mutlu olsun, o da sen de hayatınıza devam edin. Bu macerayı acı ve komik bir anı olarak geçmişin tozlu raflarının arasına koy ve bırak orada çürüsün.
“Tavsiyelerinin hepsine açığım konuyla alakasız olsa bile. Saygı duyuyorum ve senden öğrenecek çok şeyim olduğunu düşünüyorum. 16 yaşındayım bu arada (Belki sen liseyi bitireli çok olmuştur hangi yaşta olduğumu çözemezsin diye söylüyorum). İyi geceler ağabey. Cevabını bekleyeceğim.”
Güzel. Umarım bu söylediklerim bir kulağından girip öbüründen çıkmaz ve gerçekten bu defteri kapatmanda sana yardımcı olabilir. En kötüsü bunu dinleyenler faydalanır. Bu senin hayatın, bize giren çıkan yok.
Oneitis ile ilgili son olarak bahsetmek istediğim şey, onun aslında bir PUT olduğudur. Her insanın bir varoluşsal merkezi vardır ve her insanın varoluşsal merkezinde farklı şeyler bulunabilir. Bu psikolojik açıdan, bizim “Tapmak.” diye bildiğimiz şeydir. Her insan bir şeylere tapar. Bu şeyler Tanrılar da olabilir güç, para ve şehvet benzeri şeyler de. Oneitis söz konusu olduğunda, bu şey kişinin oneitis yaparak putlaştırdığı kadın imajıdır. O aslında gerçek değildir, oneitis objesinin suretinden ilham alınarak oluşturulmuş bir puttur, bir tanrıçadır. Oneitise yakalanmış erkek bu tanrıçaya tapmaya, varoluşsal merkezine onu koymaya başlar. Böylelikle bu erkeğin bütün hayat enerjisi o putu besleyecek ve erkeğin maskülen benliğini doldurması gereken enerji boş kalarak erkeği omurgasız ve pısırık bir canlıya dönüştürecektir. Etten kemikten kadınlar da bir tanrıçayla mücadele edemeyeceğinden dolayı, erkeğin gözü ondan başkasını görmez.
“Hz. İbrahim’in hikayesini bilirsiniz. Hz. İbrahim bir gün atalarının bir bayram kutladığı zamanda gizlice putların mabedine girer ve elindeki baltayla tüm putları parçalar. Ardından elindeki baltayı da en büyük putun boynuna asarak mabetten ayrılır. Halk bayramdan döndüğünde putların kırıldığını görünce öfkelenir ve bayrama katılmadığını bildiklerinden Hz. İbrahim’i çağırıp hesap sorarlar. O da adamlarla alay ederek, 'Hayır, bütün bunları yapan putların en büyüğüdür, görmüyor musunuz boynunda baltası da asılı. Gidin ona sorun, tabii konuşabilirse.' der. 'Allah’ı bırakıp size bir faydası ya da zararı olmayacak bir şeye neden ibadet edersiniz?”
Aynı bu kıssada olduğu gibi oneitisli erkek de, kendisi için bir faydası ya da zararı olmayan (Gerçi zarar konusu tartışılır) bir şeye ibadet etmektedir. Bu sebeple oneitisten kurtulmanın yolu basittir. Oneitis yaptığınız kadının putunu sembolik olarak kırmanız gerekiyor. Oneitis, kişinin erkek adamlığını hapsettiği bir kutudur. O kutuyu parçalayıp açmadıkça içine kilitlediğiniz erkek adamlığınızı kurtaramazsınız.
Bir erkeğin hayatının merkezi ve odak noktası kadınlar OLAMAZ. Aksi takdirde bu, “Erkeğin erkekliğinin ölümü.” demektir. Erkek erkekliğini, putlaştırdığı kadının sevgisi uğruna kurban eder. Ama uğruna kurban ettiği şeyin ne kadar değerli olduğunun farkında değildir. Oneitis bir öz saygı ve öz sevgi sorunudur. Bir erkeklik sorunudur. Bu sebeple bir erkeğin feda ettiği erkekliğini geri kazanabilmek için, erkekliği uğruna bu oneitisi sembolik olarak kurban etmesi gerekir. NO CONTACT. NEXT. Bu dünyada son kalan iki insan siz olsanız onunla birlikte olmaktansa ölmeyi tercih edecek kadar radikalleşmek... Kendinize, sizi taparcasına seven ve sizinle birlikte olabilmek için her şeyi yapmaya hazır bir kadından azını layık görmeyerek.
Oneitisin işlevli çözümlerinden biri de oneitis olmayan bir erkek gibi davranmaktır. Beyin, kopyalama mekanizmasıyla çalışır. Yani “Yapana kadar yapıyormuş gibi yap!” Bu sebeple erkeğin, erkek cinsel stratejisini tamamen benimseyip tabak çevirmesi ve ilişki odaklı olmadan kadınlarla eğlenip anın tadını çıkarmaya odaklanması gerekir. Arzulanmak bir erkek için, arzulamaktan daha sağlıklı ve tatmin edicidir. Zaten oneitise yakalanan erkeklerde eksik olan şey de budur. Bu erkeklerin kadınlar tarafından gerçekten arzulanabileceklerine dair inançları neredeyse hiç olmadığı için bu da oneitis geliştirmelerine sağlam bir zemin hazırlar. Erkek bir kere netice almaya, kadınlar tarafından arzulanan bir erkek olduğunu fark etmeye başladığında kanın tadını almıştır ve bu şekilde oneitisten iyileşme süreci başlar. Kişinin maskülen benliğinin gelişim seviyesi oneitisle ters orantılıdır.
Bir erkek sahip olduğu her krizin içinde yatan fırsatları görebilmelidir. Oneitisin içinde yatan fırsat da, onu kurban ederek erkekliğinize yeniden kavuşabilme fırsatıdır. Umarım bu video, bu fırsatı fark etmenize sebep olabilir.
Comments